Blog

Credibly reintermediate backend ideas for cross-platform models. Continually reintermediate integrated processes through technically sound intellectual capital.
meme_kanserinde_risk_danismanligi-1200x800.jpg
03/Kas/2018

Medicana Bursa Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ersoy Taşpınar, meme kanseri riskinin yüksek olduğu ülkelerde ‘risk analizi ve danışmanlığı’nın rutin sağlık hizmetlerinden sayıldığını söyledi. Dr. Ersoy Taşpınar, meme kanseri riskinin yüksek olduğu ülkelerderisk analizi ve danışmanlığı‘nın rutin sağlık hizmetlerinden sayıldığını söyledi.


duygular-ve-meme-kanseri-1200x800.jpg
01/Eki/2018

Tedaviniz sırasında pek çok farklı nedenle kendinizi stresli ve sıkıntılı hissedebilirsiniz.Bu pek çok hastada görülebilen bir durumdur.

Meme kanseri hayatınızın bir parçası olduğunda bir miktar depresyon, endişe ve korkunun olması normaldir. Bazı kadınlar diğerlerinden daha fazla etkilenebilir.

Duygusal sorunlar tedaviden sonra da ortaya çıkabilir. Örneğin, muhtemelen kanserin tekrar etmesinden endişe duyabilirsiniz. Belki kanserin aileniz, arkadaşlarınız ve kariyeriniz üzerindeki etkilerinin farkındasınızdır. Etrafınızdaki kişilerle olan ilişkilerinizi yeniden gözden geçirebilirsiniz. Beklenmeyen sorunlar da endişeye neden olabilir.

Örneğin, tedaviniz den kaynaklanan maddi kaygılardan dolayı stresli olabilirsiniz. Bunların herhangi birisi endişelenmenize sebep  olabilir.

Bu sorunlar gelişmeden ya da geliştikten sonra hepiniz , arkadaşlarınızın, ailenizin, dini grupların, destek gruplarının, profesyonel danışmanların yardım ve desteğinden yararlanabilirsiniz.

Meme kanseri olan kadınlar ile ilgili özel konular

Meme kanseri olan birçok kadın ek stresli sorunlarla karşı karşıya kalabilir. Örneğin, meme kanseri ameliyatı sonucunda görünümünüz değişmiş olabilir. Ayrıca meme kanseri sonrasında cinsellik konusunda endişeleriniz olabilir.Bu kitapçıkta, ilgili sayfada bu konuda bilgilendirmeler yer almaktadır.

Meme kanserinden kurtulan özellikle genç hastalar için görünüm ve cinsellikle ilgili değişiklikler daha stres yaratabilir. Bazı kadınlar hâlâ bir aile kurmayı veya daha fazla çocuk sahibi olmayı düşünüyor olabilirler veya zaten aile kurmuş olanlar  kanserin ve onun tedavisinin durumlarını nasıl etkileyebileceği konusunda endişelenebilirler.  Bazı kadınlar için, kemoterapi kalıcı veya geçici erken menopoza neden olabilir.

Lütfen yaşadığınız değişiklikler ne olursa olsun, bu durumlarla baş etmenize yardımcı olması için tavsiyelerimiz ve desteklerimiz olacağını bilin.

Yardım ve destek bulma

Kansere yakalanan hemen hemen herkes, bir takım desteklerden yararlanabilir. İçinizi açabileceğiniz insanlara ihtiyacınız olabilir. Aile, arkadaşlar, kanser destek grupları, dini veya manevi gruplar, sosyal medya destek toplulukları ya da bire bir danışmanlar gibi birçok biçimde destek alabilirsiniz. Sizin için en iyi olanı durumunuza ve kişiliğinize bağlıdır. Sıkıntınız ne olursa olsun, endişelerinizi giderecek bir yeriniz olduğundan emin olun.

Bu yolculukta kendinizi yalnız hissedebilirsiniz. Tek başınıza uğraşmak zorunda hissetmemelisiniz,ailenizi veya arkadaşlarınızı da bu sürece dahil ederek yardım alabilir,benzer durumlarla karşılaşan kişilere de siz destek olabilirsiniz.


jinekomasti-erkekte-meme-hastaliklari.jpg
21/Eyl/2018

ERKEKTE MEME KANSERİ

Meme kanserinin 100 erkekten birinde, ortalama 65 yaşta, görüldüğü bilinmektedir. Ancak son yıllarda erkek meme kanseri görülme oranlarında %25 artış tespit edilmiştir. Geç başvuru nedeniyle genellikle ilerlemiş halde tespit edilmektedir. Bu nedenle erkeklerin de kendi kendine meme muayenesini öğrenmesi ve memede ya da koltuk altında bir sertlik fark etmeleri durumunda mutlaka cerrahi uzmanı tarafından değerlendirilmeleri önerilmektedir.

Unutulmamalıdır ki, meme kanseri erken tanı ile tedavi edilebilen bir hastalıktır. Sağ kalım çok iyidir. Erken tanıda önemli olan ise kendi kendine meme muayenesi ve meme cerrahı kontrollerinin aksatılmaması, istenen radyolojik tetkiklerin yapılmasıdır.

JİNEKOMASTİ

Erkek meme dokusunun fizyolojik ya da patolojik nedenlerle büyüyüp kadın memesine benzediği iyi huylu bir durumdur. Tek taraflı veya iki taraflı olabilir. Genelde çocuklukta, ergenlikte, orta-ileri yaşlarda görülür.

Şişman erkeklerde görülen ve sadece yağ birikimiyle oluşan meme büyümesi yalancı jinekomastidir ve bu konunun dışındadır.

Jinekomasti sebepleri

  1. Fizyolojik jinekomasti(Yeni doğan dönemi, ergenlik dönemi)
  2. Patolojik jinekomasti
  • Testis tümörleri
  • Böbrek üstü bezi tümörleri
  • HCG salgılayan tümörler (Bazı karaciğer tümörleri, akciğer kanseri, mide kanseri, böbrek kanseri )
  • Erkek hipogonadizmi
  • Kronik renal yetmezlik
  • Hipertroidizm
  • Bazı ilaçlar vs

3.Sebebi bilinmeyen jinekomasti

Jinekomasti genelde kendiliğinden gerilediği için bir çok ergen ve erişkin dönemdeki hasta için uygulanan tedaviler kesildikten ve/veya altta yatan hastalıklar tedavi edildikten sonra tek başına izlem ilk seçenektir.

Bununla birlikte ciddi meme büyümesi sonucunda şiddetli ağrısı, hassasiyeti, rahatsızlığı olanlarda medikal ve cerrahi tedavi seçenekleri değerlendirilebilir. Medikal tedavi jinekomastinin erken, aktif döneminde etkilidir. Ancak fibrotik dönemde ilaç tedavisinin etkisi yoktur bu dönemde cerrahi uygulanmalıdır.


onkoplastik-meme-cerrahisi.jpg
20/Eyl/2018

ONKOPLASTİK MEME  CERRAHİSİ

Meme kanseri hastalığına yakalanan kadın, hem kanser olmanın getirdiği yıpratıcı durumla karşı karşıya kalmakta, hem de kendi kadın kimliğinin ve dış görünüşünün önemli bir öğesi olan meme görünümünün ameliyatla değişeceği, bozulacağı ve hatta memesini kaybedeceği gerçeğiyle başa çıkmak zorunda kalmaktadır. Bu durum kadının psikososyal ve hatta cinsel yaşantısında önemli negatif etkiler ortaya çıkarmaktadır. Fiziksel görünümde olması muhtemel bozuklukların getirdiği kaygılar, kadının kanser olgusuyla mücadelesini de kötü yönde etkileyebilmektedir. Bu durum, meme varlığı olgusunu koruyabilmek için ‘ onkoplastik meme cerrahisi’ alanının ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir

Onkoplastik meme cerrahisi’, memenin onkolojik cerrahi ile tedavisi sırasında plastik cerrahi meme ameliyatı ilkelerinin uygulandığı cerrahi yöntemdir. Amaç meme bütünlüğünü, şeklini ve varlığını mümkün olduğunca korumak ve gerekirse yeniden meme dokusu oluşturulmasını sağlamaktır.

Meme kanseri cerrahisinde eskiden uygulanan meme dokusunun tamamen alınması yerine, günümüzde daha sınırlı, meme koruyucu cerrahi teknikler ön plana çıkmaktadır. Bu sebeple onkoplastik cerrahinin sadece, ameliyatla alınmış meme dokusunun yeniden oluşturulması için değil, meme kanseri asıl ameliyatının öncesinde planlama ve cerrahi sırasında meme bütünlüğünün sağlanması sırasında kullanımı yaygınlaşmıştır.

Meme kanseri cerrahisi sırasında, çıkarılacak meme dokusunun miktarı ve yerine göre, planlama ve ameliyat için gerekli cilt çizim yapılır. Ameliyatın onkolojik cerrahi kısmı tamamlandıktan sonra, meme şekli verilmesi ve/veya yeni meme oluşturulması işlemi yapılır. Aynı zamanda karşı taraf memeye de cerrahi müdahalede bulunarak memelerin simetrik olması sağlanabilir.

Onkoplastik meme cerrahisinde neden yapılmalıdır ?

1- Meme kanseri ameliyatında cilt ve doku kesilerinin planlamasını yapmak için

2- Meme kanseri ameliyatı sonrası meme deformitesi düzeltilmesi ve gerekirse yeniden meme dokusu oluşturmak için

3- Meme kanseri bulunan kadınlarda, geniş meme dokusu çıkarıldığında açık yaranın başka dokularla kapatılması için

4- Meme kanseri ameliyatı yapılan memenin karşısındaki normal memeye dikleştirme ve küçültme ameliyatı uygulanarak simetrinin sağlanması için

5- Yüksek meme kanseri riski bulunan kadınlarda, meme kanseri tespit edilmemesine rağmen koruyucu amaçla mastektomi ( meme dokusunun alınması) ameliyatı yapıldığında yeni meme dokusu oluşturulması için

6- Meme kanseri ameliyatı sonrası meme ucu ve areola oluşturulması için

Kimlere meme rekonstrüksiyonu yapılabilir?

Tek veya çift memesi bulunmayan, genel sağlık durumu ameliyatı tolere edebilecek her kadına meme rekonstrüksiyonu yapılabilir. Mastektomi yapılmış hastaların büyük çoğunluğunda meme rekonstrüksiyonu için tıbbi bir engel yoktur. Farklı hastalara farklı yöntemler daha uygun olabilir, daha başarılı sonuçlar verebilir.

Meme rekonstrüksiyonunun meme kanseri tedavisine etkisi var mıdır?

Meme rekonstrüksiyonunun, meme kanseri tekrarlaması üzerine bilinen bir riski bulunmamaktadır. Ayrıca tedavide yapılacak radyoterapi (ışın tedavisi) ya da kemoterapi( ilaç tedavisi) de meme rekonstrüksiyonundan etkilenmez.

Meme kanserinin takibinde kullanılan yöntemler, meme rekonstrüksiyonu sonrası da uygulanabilir. Fakat, meme protezi( silikon) ile rekonstrüksiyon yapılan hastalarda takip için mamografi yerine MRG incelemesi daha uygun olmaktadır.

Mastektomi sonrası meme rekonstrüksiyonu ne zaman yapılmalıdır?

Erken rekonstrüksiyon: Meme rekonstrüksiyonu mastektomi sonrası yapılabilindiği gibi mastektomi ile aynı anda da yapılabilir. Meme kanseri tanılarında erken tanının artmasıyla ‘anında rekonstrüksiyon’ uygulamaları artmaya başlamıştır. Mastektomi ile aynı ameliyatta hemen yapılan rekonstrüksiyon seçeneği ameliyat sonrası hastanın psikososyal uyumu açısından daha başarılı olmakta ve rekonstrüksiyon için ayrı bir ameliyat uğraşısını ortadan kaldırmaktadır. Anında rekonstrüksiyon cerrah için daha kolay olabilmekte, estetik sonuçlar daha iyi olmaktadır. Dezavantajı ise meme kanseri ameliyatı ile rekonstrüksiyon ameliyatının birlikte daha uzun süre alması ve iyileşme sürecinin daha uzun olmasıdır.

Geç rekonstrüksiyon: Genel cerrah ve onkoloğun önerisiyle ya da hastanın talep etmemesi, aşırı şişman olması, sigara kullanıyor olması, yüksek tansiyonu bulunması ve uzun ameliyat süresini tolere edemeyecek olması gibi nedenlerle, meme rekonstrüksiyonu mastektomiden daha sonraki bir zamana ertelenebilir. Bu durumda bazı hastalar memeyle ilgili asıl hastalığın tedavisine yoğunlaşabilir. Meme kanseri için yapılan ameliyatla birlikte hastalığın kesin evresinin belirlenmesi ve gerekirse radyoterapi planlanması daha uygun olabilir. Bu durumda radyasyonun yan etkilerinden kaçınmak için rekonstrüksiyon ertelenir. Ülkemizde meme rekonstrüksiyonu genelde bu şekilde ‘geç’ olarak daha sonraki bir tarihte yapılmaktadır.

Meme rekonstrüksiyon seçenekleri nelerdir?

Meme rekonstüksiyonu 2 ana yöntemle yapılır:

–   Meme protezleri ile

  • Otojen rekonstrüksiyon (Hastanın kendi dokusu ile)

Silikon meme protezleri: Ameliyatın daha kolay olması, uzun cerrahi süresi gerektirmeyen nispeten güvenli bir rekonstrüksiyon seçeneği olması açısından tercih edilebilir. Uzun cerrahiyi tolere edemeyen ya da vücudunun başka bir bölgesinin opere edilmesini istemeyen hastalarda tercih edilir. Bu yöntemin dezavantajları, estetik olarak iyi sonuç vermeme riski, enfeksiyon riski, cilt nekrozu riski, kapsül oluşma riski, kayma ve asimetri olması olarak sıralanabilir. Radyoterapi de yapılan hastalarda bu risk daha fazladır.

*Hastanın meme rekonstrüksiyonu için uygun kendi vücut dokusu mümkün değilse,

*Meme dokusu alanı kötü skarlı veya enfekte değilse,

*Profilaktik (koruyucu) mastektomi yapılmışsa,

*Çift taraflı meme rekonstrüksiyonu yapılıyorsa,

*Hasta simetriyi sağlamak için diğer meme cerrahisine izin vermişse,

*Meme veya göğüs duvarına radyoterapi almamış ise; silikon meme proteziyle meme rekonstrüksiyonu için ideal bir adaydır.

Doku genişleticiler: Bazı hastalarda meme protezi için yeterli cilt altı yuva bulunmadığı takdirde, doku genişletici uygulaması yapılabilir. Bu aşamalı bir yöntemdir. Meme bölgesine yerleştirilen cilt altı doku genişletici, ameliyattan 10-15 gün sonra ve 3-5 gün aralıklarla serum fizyolojik ile şişirilir ve uygun cep sağlanınca silikon bazlı bu genişletici çıkarılır ve planlanan ebattaki silikon meme protezi yerleştirilir. Bu rekonstrüksiyon yönteminin dezavantajları 2 aşamalı bir cerrahi olması, toplam 2-3 ay sürebilen çeşitli zaman aralıklarıyla yapılan şişirme işleminde bazen hafif ağrı yaratabilmesi, kapsül oluşması, enfeksiyon riski, cilt kaybı, asimetri olarak görülebilir. Yöntemin her iki cerrahi aşaması 1 saat kadar sürer.

Çift lümenli ayarlanabilir implantlar: Meme rekonstrüksiyonu için protez uygulaması planlandığında yeterli yuva mevcut değilse ve çift ameliyattan kaçınılıyorsa, Becker protez kullanılabilir. Bu protez kalıcı bir doku genişleticidir. İç kısmında serum fizyolojik ile şişirilebilen bir boşluk ve dış lümeninde silikon jel bulunan bu çift lümenli protez kalıcı olarak yerleştirilir. Ameliyattan sonra istenilen büyüklüğe göre iç kısım serum fizyolojik ile şişirilir ve yerinde bırakılır. İsteğe göre ayarlamalar yapılabilir, asimetri daha kolay engellenebilir.

Otojen meme rekonstrüksiyonu nedir?

Hastanın kendi vücudunun başka bir yerinden alınan cilt, yağ ve kas doku ile yapılan meme oluşturma işlemi, otojen rekonstrüksiyondur. Otojen meme rekonstrüksiyonunu, protezle meme rekonstrüksiyonundan ayıran en önemli fark kendi dokusundan olması dolayısıyla doğal görüntü olması ve proteze bağlı kabul edilmeme, enfeksiyon, kapsül oluşumu, cilt kaybı, değiştirme gereksinimi gibi risklerin olmamasıdır.

Otojen rekonstrüksiyon için farklı seçenekler mevcuttur. Karın bölgesinden yapılan TRAM flep ve DİEP flep, sırt bölgesinden yapılan latissimus dorsi flep, uyluktan yapılan TUG flep, kalçadan yapılan gluteal flepler, bel yan bölgeden yapılan Ruben’s fat pad flep bunların en önemlileridir. Bu yöntemlerden karın bölgesinden elde edilen dokuların kullanılması en sık kullanılan otojen meme rekonstrüksiyonu seçeneğidir.

Meme rekonstrüksiyonu için başka hangi dokular kullanılır?

Sırt bölgesinde bulunan latissimus dorsi kas tek başına ya da bir miktar cilt dokusu ile birlikte meme oluşturulması için kullanılabilir. Bu yöntem çoğu kadında yeterli örtü dokusu oluşturmasına rağmen, meme görüntüsü oluşturacak dolgunluk ve kıvrımı veremez. Bazı hastalarda mastektomi sırasında meme bölgesindeki açıklığı kapatmak için kullanılabildiği gibi, bazen de silikon meme protezi ile kullanıldığında yeterli meme büyüklüğü ve kıvrımı oluşturulmak için kullanılabilir. Yöntemin dezavantajı, sırt bölgesinde kamuflajı zor olan bir iz bırakması ve yara iyileşme problemleri olabilmesidir.

Karın ve sırt bölgesi dokular kullanılamadığında kalça bölgesinden ‘gluteal flepler’, yan bel bölgesinden ‘Ruben’s yağ dokusu’,uyluk iç yüzden ‘transvers üst grasilis flep’ serbest flep olarak mikrocerrahi tekniklerle meme rekonstrüksiyonu olarak kullanılabilir. Ayrıca bazı hastalarda meme dokusu yakınındaki dokular da kısmi meme rekonstrüksiyonu için kullanılabilir.

Meme rekonstrüksiyonu sonrası iyileşme süreci nasıldır?

Genel anestezi altında yapılan meme rekonstrüksiyonları, meme protezi kullanıldığında 1-2 saat, hastanın kendi dokusu kullanıldığında tekniğe göre değişmek üzere 4-10 saat arası sürebilmektedir. Meme protezi kullanıldığında hastanede yatış süresi 1-3 gün, flep dokularıyla otojen rekonstrüksiyonda ise yatış süresi 4-7 gün olur. Oluşturulan meme dokusu içinde ve hastanın otojen dokusunun alındığı bölgede hortumlu el bombası şeklinde ‘dren’ adı verilen silikon bazlı, ameliyat alanındaki sıvı ve kan birikimini engelleyen cihazlar bulunur. Sıvı ve kan birikmesinin azalmasıyla 1-4 gün arasında çıkarırlar. Çıkarma işlemi ağrısız ayakta yapılan basit bir pansuman benzeri prosedürdür. Drenler çıkarıldıktan sonra hasta banyo yapabilir. Pansumanlar bir süre devam eder.

Silikon protezlerle günlük hayata dönüş birkaç gün içinde olmasına rağmen, otojen meme rekonstrüksiyonu sonrası karın bölgesi (karın dokusu kullanıldıysa) hassasiyet ve gerginliğinin toparlaması 1 haftayı bulur. 1 hafta sonra hasta işlerinin büyük çoğunluğunu kendi yapabilmesine rağmen, 4-8 hafta ağır kaldırma, egzersiz, cinsel ilişki, araba kullanma gibi aktivitelerden kaçınmalıdır. Karın içi basıncı arttırıcı öksürük, ıkınma, kabızlık, cinsel ilişki gibi durumlardan korunmalıdır.

Uzun süreçte ameliyatlarla çekilen ağrı ve sıkıntıların hepsi unutulur. Her gün yaralar daha da iyiye gider ve izler soluklaşır. Meme dokusunun varlığı, bu süreçten geçen hastaya bütünlük duygusuyla birlikte kanser hastalığı olgusunun dışına çıkma mutluluğu ve güveni verir.

Rekonstrüksiyon sonrası başka ameliyatlara ihtiyaç duyulur mu?

Meme rekonstrüksiyonu  ameliyatları birkaç seansta yapılan ameliyatlardır. Meme rekonstrüksiyonu sonrası çift taraflı simetriyi sağlamak için flep revizyonu, karşı taraf meme dokusuna dikleştirme, meme küçültme, silikon protez yerleştirilmesi gibi çeşitli ameliyatlar da gerçekleştirmek uygun olabilir.

İster meme proteziyle, ister kendi dokusuyla yapılmış olsun, meme ucu ve areola dokusu olmayan meme dokusu tam bir meme görüntüsünde değildir. Hastanın isteği sonucu farklı yöntemlerle meme ucu ve areola oluşturulabilmesi mümkündür. Meme ucu, lokal veya genel anestezi altında çeşitli yöntemlerle oluşturulabilir. Bazı hastalar, meme ucu oluşturulması çok zaruri olmadığı için, sütyen içini dolduran yeterli büyüklük ve şekildeki sağlıklı meme dokusu varlığını yeterli bulmakta ve meme ucu oluşturulmasını talep etmemektedir.

Meme ucu oluşturulması

Genelde meme kanseri cerrahisi sonrası bazen de Poland sendromunda olduğu gibi meme ucu ve etrafındaki areola dokusu bulunmayabilir. Bu durumlarda yeterli meme dokusu mevcutsa veya sağlandıysa meme ucu rekonstrüksiyonu yapılır. Bazı hastalar meme dokusun oluşturulmasına rağmen, ayrıca meme ucunun oluşturulmasına gerek duymayabilir. Çeşitli yöntemler bulunmaktadır:

Tıbbi tatuaj (dövme): Tek başına kullanılabildiği gibi oluşturulan uç kısmın etrafında areola görüntüsü vermek için de kullanılabilir.

Cilt grefti ( doku nakli): Hastanın kendi labia minora ( iç dudak) dokusundan alınan parça meme ucu oluşturmak için kullanılır. Areola dokusu oluşturmak için ise karın veya kasık bölgesinden cilt grefti nakli kullanılır. Verici alanlarda dikiş atılması gereklidir. Birkaç bölgede işlem yapılacağı için genel anestezi tercih edilir.

Lokal flep: Meme ucu oluşturulması planlanan bölgedeki sağlıklı cilt ve cilt altı doku kullanılarak meme uç kısmı oluşturulur. Areola oluşturulması ise tatuaj veya cilt grefti ile yapılabilir.

Yağ ve dermis grefti: Meme uç kısmında dolgunluk sağlamak için yap ya da derinin ikinci katmanı olan dermis dokusu kasık , karın gibi bölgelerden alınarak diğer yöntemlere yardımcı olarak kullanılabilir. Aselüler dermal matriks yapıdaki, vücut dışı bir madde meme uç kısmına projeksiyon vermek için kullanılabilir.

 


meme-kanseri-turleri.jpg
17/Eyl/2018

Meme kanseri türleri biyopsi ile alınan doku üzerinde yapılan patoloji incelemesi sonucunda belirlenir.

 Meme kanserinin bir çok türü bulunmasına rağmen genel olarak iki ayrı başlık altında değerlendirilmektedir:

  • Meme kanallarını oluşturan hücrelerde oluşan duktal karsinom
  • Memenin süt bezlerinde oluşan lobüler karsinom

Duktal ve lobüler karsinomlar kendi içlerinde yayılma göstermeyen non-invaziv/in situ tümörler ve yayılma özelliği olan invaziv tümörler olarak ikiye ayrılmaktadır.

Duktal Karsinoma In Situ:

Elle muayenede belirlenemeyen ve mamografide düzensiz yapısı ve kireçlenmelerle kendini gösteren bir kanser türüdür. Bu hastalığa sahip olan hastanın meme başı akıntısı da olabilir.

Lobüler Karsinoma In Situ:

Her iki memede de meme kanseri oluşma riskini 8-10 kat artıran önemli bir durumdur. Bu durumda olan hastalar düzenli olarak kontrol ve yakın takip altında tutulmakta ve aynı zamanda hastaya koruyucu ilaçlar da verilmektedir. Bazı hastalarda koruyucu amaçlı her iki memenin alınması ve meme dokusu içinin boşaltılması gibi işlemler yapılabilmektedir. Hastanın kozmetik açıdan herhangi bir sorun yaşamaması için uygulanan cerrahi yollarla protez ve meme rekonstrüksiyonu gibi işlemler de hastaların sosyal yaşamlarına olumlu katkı sağlamaktadır.

10 yıl öncesine kadar meme kanseri sadece 2 grupta sınıflandırılabilen meme kanseri günümüzde, 4 değişik alt grupta toplanmaktadır. Ayrıca farklı tedavi stratejileri ile birey ve bireyin tümörüne özgü tedavi yöntemleri geliştirilmiştir.

Invaziv (Yayılım Gösteren) Karsinoma

Kanser başlangıç yeri olan hücrenin üst katmanından daha ileri yayılma göstermesi ile invaziv kanser türü oluşur. Meme kanserlerinin çoğu, invaziv karsinomdur. Yayılma özelliği gösteren kanserler arasında, meme kanallarını oluşturan hücrelerden ortaya çıkan duktal karsinom en sık rastlanan meme kanseri tipidir.

Inflamatuvar Meme Kanseri

Meme kanserinin en hızlı ve kötü seyirli tipi olarak bilinmektedir. Memeyi tamamen saran iltihabi hastalıklarıyla belirtileri benzerlik göstermektedir. Kitle belirtisi vermez ve bazen de yalnızca kızarıklık ve sertlik gibi belirtilerle ortaya çıkabilir. Antibiyotik tedavisine rağmen iyileşmeyen meme hastalıklarında mutlaka altta yatan bir kanser olup olmadığı araştırılmalı, aksi ispatlanana kadar hastanın kanser olduğu düşünülerek gerekli tetkik ve incelemeler yapılmalıdır.


meme-kanseri-genetik-yatkinlik-ve-ailesel-gecis.jpg
17/Eyl/2018

BRCA-1 ve BRCA-2 genleri vücudunuzun her hücresinde bulunan 20 bin genden sadece iki tanesidir. Bunlar tümör baskılayıcı genlerdir, yani kanseri kontrol etmek ya da önlemekte rol oynarlar.

Hem erkek hem de kadınlar BRCA-1 ve BRCA-2 genlerine sahiptir.

BRCA-1 ve BRCA-2 hatalı olduğunda veya mutasyona uğradıklarında düzgün olarak çalışmayı durdururlar. Hücreler ne zaman büyüyecekleri, bölünecekleri ile ilgili doğru talimatları alamayabilir ve hızlı büyüyerek tümör oluşturabilirler.

Meme veya yumurtalık kanseri gelişen az sayıda kadında BRCA-1 ve BRCA-2 genlerindeki mutasyon nedeniyle kanser gelişir. BRCA-1 ve BRCA-2 birçok kalıtsal meme ve yumurtalık kanserinden sorumludur ancak bu kanserler için riski artıran diğer gen mutasyonları da vardır. Anormal BRCA1 ve BRCA2 genleri tüm meme kanserlerinin yaklaşık %10’undan sorumludur.

BRCA1 ve BRCA2 genlerinde kalıtsal mutasyonlar nadirdir. Ancak bu gen mutasyonu olan bir ebeveynin, çocuklarının her birine mutasyona uğramış olan geni geçirme ihtimali yüzde 50’dir. Anne ya da baba, herhangi bir BRCA-1 veya BRCA-2 mutasyonlarını erkek veya kız çocuklarına miras bırakabilir.  Ancak, meme kanserli kadınların çoğunun aile öyküsünde meme kanserinin bulunmadığının da unutulmaması gerekir.

Bir kişide bu gen mutasyonunun olup olmadığı genellikle kan veya tükürük toplama kiti ile yanak hücreleri topluluğundan alınacak örnek üzerinde yapılan genetik test ile belirlenir.

Ailesel geçiş ise genetik geçişten farklı bir kavramdır.

Aile hikayesinde meme kanseri olanlar hastalığın oluşması bakımından yüksek risk altındalar. Fakat meme kanseri olan kadınların %85′ inin ailesinde meme kanseri hikayesi yoktur. Aile hikayesi sadece anne, kız ve kız kardeşten oluşan yakın akrabaları kapsar. Eğer aile bireylerinden menopoza girmiş, 50 ve daha üstü yaşta meme kanseri teşhisi konmuş olan biri varsa hayat boyu risk sadece %5 artar. Aile bireylerinden menopoz olmamış olanın riski %18,6′ dır. Eğer yakın aile bireylerinden menopoz öncesi ve iki taraflı meme kanseri olan varsa, hayat boyu risk %50′ dir.

Belirgin bir şekilde pozitif aile geçmişi olan ve menopoz öncesi meme kanseri olan kadınlar, mamografi çektirmeye aile bireylerinin teşhis yaşından 10 yıl önce başlamalılar.

Meme Kanserinde Genetik Yatkınlık (BRCA1 ve BRCA2 genleri) Merak Edilen Sorular

Genetik meme kanseri sık mıdır?

Zannedildiği kadar sık değildir. Genetik meme kanserleri tüm meme kanserlerinin yaklaşık % 10’unu oluşturur. Geri kalan grupta ise kanser gelişiminde çevresel ve kişiye özel faktörler rol oynar.

Genetik meme kanserlerinin özellikleri daha mı farklıdır?

Meme kanseri sıklığı yaşla artar ancak genetik kanserler genellikle erken yaşta ortaya çıkar. Kanserin genç yaşta görülmesi, iki memede birden olması, her iki yumurtalıkta ortaya çıkması, diğer kanser tipleri ile birlikte olması gibi durumlarda genetik kanserler düşünülmelidir.

Genetik meme kanseri gelişimi için kimler risk altındadır?

Yakın akrabalarda meme ya da yumurtalık kanseri tespit edilmesi, yakalanma yaşının 35 yaş altında olması, ailede erkek akrabada meme kanseri bulunması gibi durumlarda meme kanseri görülme riski artar.

Kalıtsal meme kanseri gelişme riskini belirlemede kullanılan genetik testi herkes yaptırmalı mıdır?

Belirli risk faktörleri varlığında, test sonucuna göre doktor tarafından önerilecek koruyucu girişimleri kabul eden kişilerde uygulanması önerilir. Test sonuçlarının kişinin psikolojisi üzerine olan etkileri göz ardı edilmemelidir.

Risk belirlemede en sık kullanılan genetik testler hangileridir?

BRCA1 ve BRCA2 genlerindeki mutasyonların meme ve yumurtalık kanseri gelişimi ile ilintili olduğu bilinmektedir. Kan örneği alınarak bu genler değerlendirilir. BRCA1 geninde mutasyon saptanması halinde bir kadının meme kanserine yakalanma riski %85, yumurtalık kanserine yakalanma riski ise %45-50 civarındadır. BRCA2 geninde saptanan mutasyonlarda ise meme kanserine yakalanma riski %40-45, yumurtalık kanserine yakalanma riski ise %15 olarak bildirilir. Ancak bu rakamlar hayat boyu riski belirler, kimse kanserin kaç yaşında ortaya çıkacağını öngöremez.

Meme kanseri gelişimine neden olan başka genlere ait mutasyonlar var mıdır?

BRCA1 ve BRCA2 dışında TP53, PTEN gibi başka genlerde oluşan mutasyonlar meme kanseri gelişimine neden olabilir, ancak daha az sıklıkta. Çok sayıda geni analiz eden testler de vardır.

Genetik testlerde risk olmadığı görülürse meme kanserine kesin yakalanmayacağımız söylenebilir mi?

Genetik testlerin negatif çıkması halinde sadece kalıtsal meme kanserine yakalanma olasılığı büyük ölçüde ortadan kalkar. Kişi bu durumda genetik dışı nedenlerle edinilen meme kanseri için toplumdaki bireylerle aynı riske sahiptir.

Genetik test kimlere önerilir?

Ailede bir kişide BRCA1/BRCA2 gen mutasyonunun tespit edilmesi halinde diğer aile fertlerine test yaptırması önerilebilir. Bunun dışında kabaca söylemek gerekirse, erkek aile ferdinde meme kanseri olması, 45 yaş altında meme kanseri tanısı alan bir kişinin yakında akrabalarında meme, yumurtalık ya da karın zarı kanseri hikayesinin olması, meme kanserinin yumurtalık, karın zarı kanserleri ile birlikte görülmesi ve birbirinden bağımsız iki meme kanserinin aynı kişide tespit edilmesi gibi durumlarda belirli kriterler gözetilerek hekim tarafından genetik test önerilebilir.

Genetik meme kanseri gelişme riski belirlenen kişilerde nasıl bir yol izlenir?

Genetik testlerle risk belirlenmesi halinde cerrahi girişim önerilir. Bu amaçla her iki memenin çıkartılması (mastektomi) ve hastanın kendi dokuları ya da protez kullanılarak yeni meme yapılması (rekonstrüksiyon) işlemleri uygulanır. Yumurtalık kanseri gelişimine karşı her iki yumurtalığın laparoskopik yani kapalı ameliyatla çıkartıldığı ooforektomi işlemi uygulanır.

Risk varlığında uygulanacak önlemler test öncesi konuşulmalıdır. Ameliyat istemeyen kişilerde test kararı alınırken, test sonuçlarının hastada yaratabileceği psikolojik sonuçlar iyi değerlendirilmelidir. Test yapılmamış fakat ailevi kanserler nedeniyle yüksek risk altında olduğu tespit edilen kişilerde yakın takip önerilir.

Test yerine yakın takibi tercih eden yüksek risk altındaki kişilerde nasıl bir yol izlenir?

Meme kanseri taramalarına normalde 40 yaşında başlanırken, genetik meme kanseri için yüksek risk altında olduğu belirlenen kişilerde uygun yöntem belirlenerek taramaya daha erken yaşta başlanır. Yakın akrabalarında meme, yumurtalık, erkek meme kanseri gibi kanserler varsa kadınların, yaş gözetmeksizin, bir meme cerrahına başvurarak risk analizi yaptırması ve takipte nasıl bir yol izleneceğinin belirlenmesi uygundur.

Üç boyutlu mamografi olarak bilinen tomosentez cihazının genetik meme kanseri için yapılan taramalarda bir yararı var mıdır?

Üst üste binen yoğun meme dokusunun lezyonu örtmesi ve lezyonun görünürlüğünü ortadan kaldırması mamografide yaşanan bir problemdir. “3D mamografi” yani “Digital Meme Tomosentez” de rutin mamografi tetkikine ek olarak 1 mm ara ile elde edilen görüntüler ekranda birleştirilir ve memenin üç boyutlu görüntülerine ulaşılır. Katlanan dokuların birbirinden ayrışması ve memenin tüm sahalarının daha detaylı ve net bir şekilde görüntülenmesi ile memede daha çok lezyon tanınabilir ve iyi huylu/kötü huylu ayrımı daha kolay yapılabilir. Dolayısıyla Digital Meme Tomosentezi, taramada mamografiye ek yararlar sağlar. Genetik meme kanserinin daha genç yaştaki ve yoğun meme yapısındaki kadınlarda daha sık görüldüğü düşünülürse tomosentez, bu grubun taranmasında da çok faydalıdır.

 

 


meme-anatomisi.jpg
17/Eyl/2018

Meme kısaca süt yapabilen bezlerdir. Memeler, bebeğin belli bir gelişim aşamasına kadar besin ihtiyacını karşılamak üzere süt üretim ve salgısı emzirmeden sorumlu yapılardır. Aynı zamanda kadınlar için kadınlığı temsil eden bir organdır. Süt verme organlarını “meme” olarak adlandırmamıza rağmen halkımız arasında bu organlara “göğüs” adı verilmektedir. Halbuki göğüs memeyi değil, akciğerleri saran bölgeyi tarif etmektedir.

 

1- Göğüs duvarı

2- Pektoral adale

3- Süt bezi lopları

4- Meme başı

5- Areola

6- Süt kanalları

7- Yağ dokusu

8- Cilt

 

 

Erişkin kadın memesi göğüs duvarına bağlarla tutunmuş, süt üreten bezlerden oluşan damla şeklinde bir çift organdır. Meme kendisi kas dokusu içermez ancak göğüs duvarının en büyük kasları olan pektoral kasların üzerine oturmuştur. Süt bezlerinin çevresi yağ dokusu ile sarılmıştır.

Meme dokusu kadın üreme hormonlarındaki değişimlere cevap olarak her ay gelişir, şişer ve süt üretimine hazır hale gelir. Meme üstüne etkili 3 önemli hormon östrojen, progesteron ve prolaktindir. Bu hormonlar memenin ergenlik döneminde gelişiminden, üretken dönem boyunca aylık değişimlerinden ve gebelik sonrası süt üretiminden sorumludur.

Her meme 15 – 20 lobdan oluşmuştur. Loblar küçük lobülleri kapsar. Lobüller süt üreten küçük bezleri içerir. Süt, lobüllerden ve duct denilen ince kanallardan geçerek meme başından akar.Meme başının çevresindeki koyu renkli yuvarlak bölgeye areola denir.

Lobül ve kanalların arasını yağlar doldurur. Memeler aynı zamanda lenf denen renksiz sıvıyı taşıyan kanallarını da içerir. Lenf kanalları küçük yuvarlak lenf bezlerine açılır. Lenf bezi grupları memenin yanında koltuk altında, köprücük kemiğinin üstünde, sternumun (iman kemiği) arkasında ve vücudun diğer bölümlerinde bulunur. Lenf bezleri lenf sisteminde olabilecek bakteri, kanser hücreleri ve diğer zararlı bileşenleri tutarlar.

 




FARKINDA OL, GEÇ KALMA





WE CARE, WE CAN





0-224-970-0101


İLETİŞİM HATTI

Op. Dr. Ersoy Taşpınar, uzman bir ekip çalışmasıyla her türlü genel cerrahi işlemleri yüksek başarı oranıyla gerçekleştirmektedir.




Copyright by Bursa Web Tasarım 2018. Site içeriğinde bulunan bilgiler sadece bilgilendirme amaçlıdır, bu bilgiler kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi ve tanı koyması yerine geçmez.



Copyright by Bursa Web Tasarım 2018. Site içeriğinde bulunan bilgiler sadece bilgilendirme amaçlıdır, bu bilgiler kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi ve tanı koyması yerine geçmez.