Blog

Credibly reintermediate backend ideas for cross-platform models. Continually reintermediate integrated processes through technically sound intellectual capital.
meme-cerrahisi.jpg
26/Eyl/2018

MEME CERRAHİSİ

Meme Cerrahisi Ameliyatı Nasıldır.Her Meme Cerrahisi Ameliyat Gerektirir mi?

Erken adet yaşı ve geç menopoz, doğum yapmamış olma veya 30 yaş sonrası ilk doğum, emzirmeme veya az emzirme, anne ve kız kardeş gibi birinci derece akrabalarda meme kanseri olması, riski 2-3 kat artırıyor. 30 yaşından önce radyasyona maruz kalma, genetik faktörler, diğer memedeki kanser, uzun süreli doğum kontrol ilacı veya menopoz sonrası hormon kullanımı, sigara, alkol, hareketsiz yaşam ve menopoz sonrası obezite de risk faktörleri arasındadır.”

MEME CERRAHİSİ BELİRTİLERİ

Kadınların ilk fark ettikleri belirti, memede çevre dokudan farklı ele gelen sertlik olup, tüm meme kanserlerinin yaklaşık yüzde 80’inde tanının, kitlenin hasta tarafından fark edilmesinden sonra hekime başvurmasıyla konulur.  Ayrıca meme boyut ve konturların da değişiklik, meme derisinde çöküntü, meme başının içeri çekilmesi, kendiliğinden tek taraflı meme başı akıntısı meme kanseri olasılığını akla getirmeli ve genel cerrahi uzmanı tarafından değerlendirilmelidir.

Meme cerrahisi tanısının, genel cerrahi uzmanınca yapılacak klinik meme muayenesi, mamografi ve ultrasonografi gibi görüntüleme yöntemleri ve takiben meme biyopsisi yardımıyla konur.

Günümüzde meme kanseri tanısı erken evrede, kitle henüz elle muayenede fark edilmeyecek kadar küçük boyutlardayken mamografi olmak üzere, ultrasonografi ve gerektiğinde manyetik rezonans (MR) görüntüleme yöntemleri yardımıyla saptanıp yüzde yüze varan sağ kalım oranları yakalanabilmekte. Ancak meme kanseri olgularının yüzde 15’inde mamografinin yanıltıcı olabileceği unutulmamalıdır. Erkekler de kendilerini elle muayene edebilirler.

Muayene esnasında meme yapılarında herhangi bir farklı bulgu ortaya çıktığında ihmal etmeden genel cerrahi uzmanınca değerlendirilmelidir.

Annesini kanserden kaybeden Angelina Jolie gen testi yaptırdı, test sonucu yüzde 90 riskli çıkınca iki memesini birden aldırdı.

Meme kanseri riski taşıyanlar, yüzde 50 oranında yumurtalık kanseri riski de taşıyor. Testi kimlerin yaptırması gerektiğini ve meme kanserinin diğer kanserlerle ilişkisini hastaya ayrıntılı olarak izah etmek gerekir

“ERKEN TEŞHİSTE MEMEYİ KURTARIYORUZ”

Meme kanserlerinin dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde en sık görülen kanser olduğunu ve erken tanının yüzde 100 sağ kalım ve memenin korunma şansı verdiğini söyleyelim.

Meme kanserlerinin yüzde 10’u genetik, yüzde 15’inde aile anamnezi (hikayesi) olduğu ve yüzde 75’inde ise hiçbir ilişki olmadan ortaya çıktığını söyleyebiliriz.

Meme cerrahisinde memeyi nasıl koruyoruz?

Memedeki kitle cerrahi olarak tamamen çıkarılmalı, meme kanserli dokudan temizlenmelidir. Bu ameliyat sırasında birlikte çalışılan patoloji uzmanı memenin tümörden tamamen temizlenip temizlenmediğine karar verir. Tümör çıkarıldıktan sonra ortaya çıkan boşluk, çevredeki meme dokusu ve diğer dokular tarafından doldurularak memenin estetik görünümü düzeltilir. Bazı durumlarda memenin tamamen boşaltılması, meme derisi, meme başı ve halkasının bir zarf şeklinde korunması mümkün olabilir. Bu durumda ekibimizde bulunan plastik cerrahi uzmanı tarafından protez kullanılarak memenin yeniden yapılması (rekonstrüksüyon) mümkündür. Onkoplastik cerrahi sayesinde aynı memede birbirine yakın olan fazla sayıdaki kanserli dokular çıkarılmakta ve böylece meme korunabilmektedir.

Onkoplastik meme cerrahisinde uyguladığımız yeni bir yöntem ise mini latissimus dorsi kası /flebi denilen yöntemdir. Bu teknikte tümör temizlendikten sonra ortaya çıkan boşluk, koltuk altındaki kas dokusu olan latissimus dorsi kası ile doldurulmaktadır.

MEME CERRAHİ EKİBİMİZ

GENEL CERRAHİ UZMANI

Günümüzde Genel Cerrahi alanında hastalara daha iyi ve kaliteli hizmet vermenin en önemli kuralı bilimsel ve teknolojik gelişmeler ışığında ekip olarak çalışmaktır. Hastanemizde de Genel Cerrahi bölümü sağlık hizmetlerinde bir ekip ruhu içerisinde günü yakalayan, bilimsel temellere dayalı ve konularında deneyimli ekibiyle tam zamanlı olarak hizmet vermeyi amaçlamaktadır.
Meme Hastalıkları ve Cerrahisi
Yıllık meme muayene ve kontrol.

Tıbbi Onkoloji (Kemoterapi)

Kanserin tanı ve tedavisi, birçok uzmanlık dalının işbirliği ile multidisipliner olarak gerçekleştirilmelidir. Bu uzmanlık dallarından biri olan Tıbbi Onkoloji, kanserin ilaçla tedavisi anlamına gelen kemoterapi uygulamaları ile ilgilenmektedir. Memorial Sağlık Grubu Onkoloji merkezlerinin tıbbi onkoloji bölümlerinde; kanser tedavisinde kemoterapiler, hedefe yönelik akıllı ilaç ve moleküller, hormonoterapi ve immünoterapiler ile biyolojik tedaviler gerçekleştirilmektedir. Klasik kemoterapilerden farklı olarak günümüzde konforunu da sağlamayı hedef alan akıllı ilaçlar, kişiye özel olarak uygulanmaktadır. Kemoterapi, cerrahi öncesi tümörü küçültmek ya da sonrasında koruyucu amaçlı olarak kullanılırken, aynı zamanda lokal tedavi yöntemlerinden biri olan radyoterapiden önce, sonra veya her ikisi birlikte olarak da tercih edilebilmektedir. Kemoterapi sitotoksik ilaçlarla yapıldığı için özel bir ihtisas konusudur. Etkili dozlarda uygulanacak olan ilaç tedavisinin, aynı zamanda hastada oluşabilecek yan etkiler kontrol altına alınarak uygulanması esasına dayanır.

Tıbbi Onkoloji bölümünde uygulanan tedavi yöntemleri:

Kemoterapi Nedir?

Kemoterapi, tümörün ilaçla tedavi edilmesi demektir. Cerrahi ve ışın tedavisi ile birlikte tümör tedavisinin çok önemli bir parçasıdır. Kemoterapi ile tümör hücreleri öldürülür veya tümörün büyümesi durdurulmaya çalışılır. Bazen tek, bazen birkaç ilaç çeşitli yollarla verilerek uygulanır.

Kemoterapi Kim Tarafından Uygulanır?

Kemoterapi ile ilgilenen bilim dalına “Medikal Onkoloji” veya “Tıbbi Onkoloji”, bu alanda çalışan doktora “Medikal Onkolog (Tıbbi Onkolog)” denir. Medikal onkoloji ayrı bir uzmanlık dalıdır; medikal onkolog tümör tedavisi konusunda uzmanlaşmış bir iç hastalıkları uzmanıdır. Tümör tedavisi bir ekip işidir ve mutlaka bu ekibin tüm üyelerinin bulunduğu merkezlerde uygulanmalıdır. Bu ekipte tümör cerrahisi ile ilgili uzman cerrah, ışın tedavisi (radyoterapi) ile ilgili radyasyon onkoloğu, kemoterapi ve hasta bakımı (destek tedavisi) ile ilgili medikal onkolog bulunmalıdır.

Kemoterapi Uygulamasında Amaç Nedir?

Tümörün cinsine ve hastanın özellikleri gibi değişik nedenlerle kemoterapi uygulanabilir.

  • Tümörü tamamen yok etmek ve hastayı iyileştirmek için,
  • Tümörün yayılmasını engellemek için,
  • Tümörün büyümesini durdurmak veya yavaşlatmak için,
  • Tümörün sebep olduğu belirtileri yok etmek için kemoterapi uygulanır.

Etkili bir tedavi yöntemi olmasına rağmen bazı durumlarda tümörü tamamen yok edemeyip sadece belirtilerini düzelterek rahat yaşamayı sağlayabilir. Bazı tümörlerde tek tedavi yöntemi kemoterapidir. Diğerlerinde ise kemoterapi diğer tedavilerle (cerrahi ve radyoterapi) art arda  veya eş zamanlı olarak uygulanır. Örneğin; ameliyat öncesinde tümörü küçültmek amacıyla,  ameliyattan sonra yayılmasını önlemek için kemoterapi yapılabilir. Aynı uygulamalar radyoterapi öncesinde ve sonrasında yapılabildiği gibi, radyoterapi ile aynı anda çeşitli yöntemlerle de kemoterapi uygulanabilir.

Kemoterapi Uygulama Sıklığı Ve Süresi Ne Kadardır?

Tedavi uygulama süresi ve sıklığı, hastalığın ve hastanın durumunuza göre özel olarak seçilen kemoterapi şemasına bağlıdır. Tedavi ile elde edilen cevaba ve oluşan yan etkilere göre süre ve sıklık doktor tarafından değiştirilebilir. Genellikle en sık kullanılan aralar 3 veya 4 hafta olmakla birlikte bazı tedavi şemalarına ek olarak haftada bir veya iki haftada bir uygulamalar da vardır. Kemoterapinin zamanlaması konusunda en önemli, hatta hayati önem taşıyan nokta, tedavinin mümkün olduğu kadar düzenli ve yan etkilerin izin verdiği ölçüde zamanında yapılmasıdır. Tedavi aralıkları gereksiz uzatıldığında, tümöre kendini toparlama ve ilaçlara direnç kazanarak daha da güçlenme riski kazandırılmış olur. Bu şekilde tümör büyümeye ve yayılmaya devam eder, tedavi başarı şansı azalır. Hastaların, kemoterapi randevuları konusunda kesinlikle doktorunun önerileri dışına çıkmaması gerekir.

Herhangi bir nedenle tedaviyi bırakmadan önce mutlaka doktorunuzla konuşarak sorunlarınızı anlatınız ve yardım isteyiniz.

Tedavi günlerine mutlaka uyunuz. Kendinizi iyi hissetmediğiniz gerekçesi ile asla kendi inisiyatifiniz ile tedavi gününüzü değiştirmeyin.

Evde kullanmak zorunda olduğunuz ilaçları mutlaka alın.

Aksi halde eksik tedaviden kaynaklanan tedavi başarısızlıkları ile karşı karşıya kalmak söz korusu olabilir.

Kemoterapi Nerede Uygulanır?

Kemoterapi mutlaka bu konuda eğitimli kişilerin çalıştığı merkezlerde uygulanmalıdır. Doktorun bilgi ve izni olmadan, kesinlikle herhangi bir hastanede veya evde, kemoterapi tecrübesi olmayan herhangi bir sağlık görevlisi tarafından uygulanmamalıdır.

Radyasyon Onkolojisi (Radyoterapi)

Radyasyon, dalgalar ya da parçacıklar tarafından taşınan özel bir enerji türüdür. Özel cihazlarca üretilebilir ya da radyoaktif olarak adlandırılan maddeler tarafından salınabilir. Uzun süredir bu enerji, tıpta görüntüleme amacı ile kullanılmaktadır. Akciğer filmleri buna bir örnektir. Bu tip filmlerde kullanılan radyasyon miktarına göre çok daha fazla enerji içeren radyasyon, kanser ve diğer bazı hastalıkları tedavi etmek için kullanılabilir. Radyasyonu hastalıklı organa yönlendirebilmek için özel cihazlara gereksinim vardır. Bu şekilde, yüksek dozdaki radyasyon enerjisinin tedavi amacı ile kullanılmasına “radyoterapi” ya da “ışın tedavisi” adı verilir.

Rayyoterapi Nasıl Etki Eder?

Yüksek dozdaki radyasyon hücreleri öldürebilir ya da bölünüp çoğalmalarını engelleyebilir. Kanser hücreleri normal hücrelere göre çok daha hızlı bölünüp çoğaldığından radyoterapi kanser hücreleri üzerinde normal hücrelerden daha etkili olmaktadır. Ayrıca normal hücrelerin toparlanıp eski haline gelmeleri kanser hücrelerine göre çok daha kolay olmaktadır. “Planlama” denilen aşamada, doktorlar, hastalıklı dokuların en fazla, normal dokuların ise en az radyasyona maruz kalması için gerekli çizimleri yaparak tedaviyi yönlendirmektedirler.

Radyoterapinin Faydaları Ve Hedefleri Nelerdir?

Vücudun hemen hemen her bölgesindeki bir çok kanser tipinde radyoterapi kullanılmaktadır.

Kanser hastalarının yarıya yakınında radyoterapi de uygulanmaktadır. Bazı kanser tiplerinde radyoterapi tek tedavi yöntemidir. Radyoterapi tek başına ya da cerrahi ve/veya ilaç tedavisi (“Kemoterapi”) ile birlikte uygulanarak çok sayıda hastada tam olarak iyileşme sağlanabilmektedir.

Radyoterapi bazen cerrahi öncesinde tümörü küçültme amacı ile verilmektedir. Bazı tümörlerde ise cerrahi sonrasında kalmış olabilecek kanser hücrelerini temizleme amacı ile uygulanır. Cerrahi esnasında radyoterapinin uygulandığı yöntemler de vardır. Cerrahi olmadan radyoterapi ve kemoterapinin direk uygulandığı kanser türleri de olabilir.

Hastalığı tam olarak iyileştirmenin mümkün olmadığı bazı durumlarda, hastanın ağrı, kanama gibi yakınmalarını azaltma amacı ile de radyoterapi uygulanabilir. Bu tür tedaviye “palyatif tedavi” adı verilir.

Risk Var mıdır?

Tedavi amacı ile uygulanan birçok yöntemde olduğu gibi radyoterapide de bazı riskler bulunmaktadır. Kanser hücrelerini yok edecek dozlardaki radyasyon normal hücre ve dokulara da zarar verebilir. Bu durumda hastada yan etki adı verilen rahatsızlıklar ortaya çıkabilir. Yan etkiler ile nasıl başa çıkılacağı kitapçığın daha sonraki bölümlerinde anlatılmıştır. Yan etkilerin riski genellikle kanserli hücreleri öldürmenin getireceği yararlara göre çok daha düşüktür.

Doktorunuz, tedaviden beklenen fayda, muhtemel risklere göre çok daha fazla ise radyoterapi almanızı önerecektir.

Radyoterapi Nasıl Verilir?

Radyoterapi iki şekilde olabilir: Dıştan (eksternal) ve içeriden (internal). Bazı hastalara bu iki şekil ardarda uygulanabilir.

Çoğu hastada radyoterapi uygulaması dıştan yapılır. Genellikle tedavi merkezlerinde poliklinikte yapılan bir uygulama olup radyoterapi cihazları kullanılarak ışınların hastalıklı dokuya yönlendirilmesi şeklinde gerçekleştirilir. Eksternal tedaviler son yıllara kadar Kobalt-60 ya da lineer akseleratör denilen cihazlarla 2 boyutlu olarak gerçekleştirilirdi. İki boyutlu tedavilerde hedef hacme yeterli dozu verebilmek için geniş emniyet marjları verildiği için normal doku hasarı, yan etkiler daha fazla olmaktaydı. Ancak son yıllarda radyoterapi cihazları ndaki dramatik değişikliklerle üç boyutlu konformal radyoterapi, IMRT (yoğunluk ayarlı radyoterapi), sterotaktik radyoterapi (linak bazlı, gamaknife, cyberknife) uygulanarak hedef hacme maksimum doz uygulanırken normal dokunun minimum doz alması sağlanabilmektedir. Işın tedavisi almanıza karar verildiğinde doktorunuz aynı zamanda da hangi cihazın sizin için daha uygun olduğuna karar verecektir.

İçeriden (internal) uygulanan radyasyonda ise, radyoaktif madde ya da kaynak ince tel ya da tüpler ile ya direkt tümör içine ya da bir vücut boşluğuna yerleştirilmektedir. Bazen de cerrahi sonrasında kalan boşluğa yerleştirme yapılabilmektedir.

RADYOTERAPİYİ KİM VERİR?

Radyasyon ile hastalıkların tedavisi konusunda uzmanlaşmış bir hekim olan “radyasyon onkoloğu” sizin ihtiyacınız olan tedavi tipi ve planını belirler. Bu hekim, kitapçık boyunca “doktorunuz” olarak adlandırılacaktır.

Tedaviniz süresince radyasyon onkologları, özel bir ekip ile çalışır. Bu ekipte bulunabilecek elemanlar şunlardır:

  • Radyasyon fizikçisi: Cihazların doğru çalıştığını ve uygun dozda radyasyon verdiğini denetler
  • Dozimetrist: Tedavilerdeki seans sayıları ve sürelerini belirler
  • Radyoterapi hemşiresi: Tedavi süresince hemşirelik hizmetleri verir ve yan etkiler ile başa çıkmanıza yardımcı olur.
  • Radyoterapi teknisyeni: Tedavi öncesi hazırlığınızı yapar, tedavi cihazlarının çalışmasını sağlar.

Bu ekip dışında diyetisyen, fizyoterapist, sosyal hizmet uzmanı ve diğer sağlık çalışanlarından da yardım almanız söz konusu olabilir.

Rayoterapi Tedavisinin Etkileri

Eksternal radyoterapi uygulanması vücudunuzu radyoaktif halde getirmez. Bu nedenle, bu tedaviyi almanızdan dolayı diğer kişiler ile temastan kaçınmaya gerek yoktur. Sarılma, öpme gibi temas durumlarında dahi diğer kişileri olumsuz etkileyecek bir risk söz konusu değildir.

Radyoterapinin yan etkilerini genellikle tedavi edilen alana ait yakınmalar oluşturur. Doktorunuz ve hemşireniz bu yan etkiler ve nasıl başa çıkılacağı konusunda size bilgi verecektir. Tedavi sırasında öksürük, ateş, terleme ya da olağan dışı ağrı gibi yakınmalarınız olursa doktor ya da hemşirenizi bilgilendiriniz. Yan etkilerin büyük kısmı rahatsızlık verici olsa da ilaçlar ya da diyetle kontrol altına alınabilmektedir. Bunlar çoğunlukla tedavi bitiminden sonra birkaç haftada kaybolmaktadırlar. Ancak bazı yan etkiler daha uzun sürebilir. Çoğu hastada hiç bir yan etki ortaya çıkmaz. Bu kitapçığın “yan etkilerle başa çıkma” bölümünde bu konuyla ilgili daha detaylı bilgi mevcuttur.

Tedavinizin etkinliği doktorunuz tarafından takip edilecektir. Tedaviniz bittikten sonra ağrı, kanama ve buna benzer diğer yakınmalarınızın azaldığını fark edebilirsiniz. Zamanla, diğer düzelme bulgularını da hissedeceksiniz. Doktorunuz, tedavi etkilerini izlerken muhtemelen bir takım testler de isteyecektir. Beyaz kan hücreleri ve platellet (pıhtılaşma ile ilgili hücreler) sayılarının da bakıldığı rutin kan testleri bunlara örnektir. Tedavi süresince bu sayılarda düşüklük olması olağandır.

RADYOLOJİ

Tamamen dijital teknoloji ile çalışan sistemlerden elde edilen dijital görüntüler, yine dijital ortamda arşivlenmektedir. Konvansiyonel yöntemlerde elde edilen görüntülere göre daha detaylı, inceleme süresi daha kısa, tanıda daha yeterli görüntüler elde edilebilmektedir ve bu görüntüler özel iş istasyonlarında deneyimli uzman doktorlar tarafından incelenmektedirler. Günümüzde Radyoloji bölümünde olabilecek tüm olanaklar yani:

  • Direkt radyografi sistemleri +Panaromik Röntgen + CR teknolojisi,
  • Dijital floroskopi,
  • Dijital mammografi,Tomosentez, Stereotaktik Vakum Biyopsi Cihazı
  • Ultrasonografi + Doppler Ultrasonografi,
  • Multi Dedektör Bilgisayarlı Tomografi (256 kesit flash BT),
  • Magnetik Rezonans Görüntüleme (1.5 tesla),
  • Dijital Anjiografi (DSA),
  • Girişimsel Radyoloji,
  • PACS (Görüntü arşivleme ve iletişim sistemi), hastanemiz Radyoloji bölümünde mevcuttur.

Panoramik ve direkt radyolojik incelemeler:

Tüm direkt grafiler, CR sistemler ile dijital olarak elde edilmektedir. Her türlü rutin direkt grafiler ve özel direkt incelemeler (skolyoz, orthorontgenografi, Panoramik grafi ve Sefalometri v.s.) yapılmaktadır. Ayrıca hastanedeki yatan hastalarımıza gerekli görülen durumlarda portable radyografi hizmeti verilmektedir.

PLASTİK CERRAHİ

anser veya benzeri nedenlerle alınmış memenin yerine yenisinin yapılmasına  “meme rekonstrüksiyonu” denir. Günümüzde hastayı mutlu etme açısından önemi olan ameliyatlar arasında ilk sırayı almaktadır. Gelişen yeni teknik ve teknolojiler sayesinde artık diğer memeye çok benzer rekonstrüksiyonlar yapmak mümkündür. Çoğu hastada memenin çıkartılmasını (mastektomi) takiben hemen rekonstrüksiyon yapılabilir. İki ameliyatın aynı seansta yapılması hem hastanın bir ameliyat eksik olmasını sağlar, hem de alınan meme dokusunun yeri boş kalmayacağından psikolojik olarak da hastaya destek olur. Bu hastalarda “postmastektomi depresyon” denilen, meme alınmasını takiben gelişen depresyona da daha az rastlanır.

Mastektomi sonrasında yapılan meme ameliyatı basit bir girişim değildir. Çeşitli seçenekler vardır, hangi yöntemin uygulanacağına plastik cerrah ve hasta birlikte karar verir.

Meme Cerrahisi Ameliyatı Kimler İçin Uygundur ?

Mastektomi yapılan hastaların büyük bir çoğunluğunda bu ameliyat için tıbbi engel yoktur, birçoğunda da mastektomi ile aynı seansta yapılabilir.

Bazı hallerde rekonstrüksiyonu geciktirmek için haklı nedenler olabilir. Bazı kadınlar kanser ameliyatının getirdiği ruhsal ve bedensel yüke rekonstrüksiyonun eklenmesini istemeyebilir. Aşırı şişman, yüksek tansiyonu olan veya sigara içenlerde beklemek gerekebilir. Beklenecek dahi olsa, mastektomiden önce rekonstrüksiyon seçeneklerinin konuşulması ameliyat olacak hastayı moral olarak daha iyi bir duruma getirecektir.

Meme rekonstrüksiyonunun kanserin tekrarlaması üzerine bilinen bir etkisi yoktur. Ayrıca, mastektomiden sonra yapılabilecek kemoterapi (ilaç tedavisi) veya radyoterapiyi (ışın tedavisi) de etkilemez.

Rekonstrüksiyonun geciktirilmesi psikolojik yönden daha fazla yük getirecektir. Mastektomiden sonra hemen rekonstrüksiyon yapılmayan hastalarda hem meme dokusunun kaybedilmesinin getireceği eksiklik duygusuna alışmak, daha sonra da rekonstrüksiyondan sonraki yeni memeye alışmak ek ruhsal travmalara neden olur.

Meme Cerrahisi Ameliyatı

Meme kanseri teşhisi konar konmaz rekonstrüksiyon alternatifleri değerlendirilmelidir. İdeal olanı mastektomiyi yapacak genel cerrah ile rekonstrüksiyonu yapacak plastik cerrahın birlikte tartışarak sizin için en iyi seçeneği belirlemeleridir.

Hastanın genel sağlık durumu, anatomik yapısı, doku özellikleri ve amaçları belirlenecek yöntemin seçimi üzerine etkilidir.

Meme rekonstrüksiyonu estetik amaçlı bir ameliyat olmadığından bir çok sağlık sigortası giderlerin tamamını veya en azından bir kısmını karşılamaktadır.

Meme rekonstrüksiyonu ameliyatı bazan tek seans yerine iki seansta yapılabilir.

Doku Genişletilmesi ve Meme Protezi Kullanılarak Yapılan RekonstrüksiyonlarEn sık uygulanan meme rekonstrüksiyon seçeneğidir.  Bu ameliyat  implantlar (meme protezi) kullanılarak yapılır. Protezler içi silikon jelle dolu, dışında silikon kılıf bulunan maddelerdir. İlk seansta doku genişletici uygulanıp ikinci seansta silikon protez yerleştirilen yöntemler  yanında artık günümüzde hem doku genişletip hem de protez yerine geçebilecek meme implantları sayesinde artık tek seansta işlem tamamlanabilmektedir. Dokunun genişletilmesi ameliyattan sonra 2-3 ay sürebilir ve bu süre sonunda yeni yapılan meme gerçek boyutuna ulaşır. Bu süre dokunun genişletilmesi için gereken süredir. Meme ucu ve çevresindeki koyu renkli kısmın (nipple-areola) da lokal anestezi ile gerçekleştirilebilecek başka bir seansta yapılması mümkündür. Bazı hastalarda meme derisi mastektomiden sonra yeterli miktarda kalabilir, bu durumda doku genişletmeye gerek olmaz, daha basit protezlerle, daha kısa zamanda işlem tamamlanır.

Doku Aktarımları İle Yapılan Rekonstrüksiyonlar

Karın veya sırt gibi bölgelerden hazırlanan dokuların meme bölgesine aktarılması ile de rekonstrüksiyon yapmak mümkündür.

Doku aktarımı iki şekilde yapılabilir. Bir türünde aktarılacak olan doku bir ucundan ana beslenme yerine bağlı olarak aktarılır. Diğerinde ise deri, yağ ve adale içeren doku serbest olarak aktarılır ve aktarıldığı yerde damarlar yeniden onarılır. Bu ikinci yöntem için plastik cerrahın meme rekonstrüksiyonu için gerekli deneyime ek olarak mikrocerrahiye de hakim olması gerekir.

Doku aktarımı ile yapılan onarımlarda meme protezi kullanılmaz, yeni yapılan meme dolgunluğunu hastanın kendi dokuları sağlar.

Yapılan ameliyatın cinsi ve süresine bağlı olarak hastanın iki-beş gün süreyle hastanede kalması gerekir. Dikişler genellikle ameliyatı  takip eden iki hafta içinde alınır. Normal aktivitelere dönülmesi bir ay kadar sürebilir. Sadece protezle yapılan rekonstrüksiyonlarda bu süre daha kısadır.

Meme Cerrahisi Ameliyatı Sonrası

Yeni yapılan meme dokusu, diğeri ile karşılaştırıldığında tamamen aynı şekil ve özelliklerde olmayabilir. Amaç mümkün olduğunca benzer bir sonuca ulaşmaktır. Fakat bu minimal değişiklikler çevrenizdekiler tarafından değil yalnızca sizin tarafınızdan algılanacaktır.

Meme rekonstrüksiyonu ameliyatı hastaların hem görünümlerinde hem de hayata bakışlarında önemli  değişiklikler yapan bir ameliyattır. Amerika Birleşik Devletleri`nde meme rekonstrüksiyonu geçirmiş hastalarda yapılan bir araştırmada hastaların %98`i yine aynı sorunla karşılaşsalar yeniden meme rekonstrüksyonu yaptırmak isteyeceklerini belirtmişlerdir.

Diğer Memeye Yapılacak Ameliyatlar

Meme rekonstrüksiyonu ile birlikte karşı memeye de, simetrinin daha iyi sağlanabilmesi için aynı seansta müdahale edilebilir. Yeni yapılan memeyle uyumun sağlanması için diğer meme küçültülebilir, büyütülebilir veya dikleştirilebilir. Meme kanseri ameliyatı olan bazı yüksek riskli hastalarda kanser olmasa da karşı memenin içindeki meme dokuları boşaltılarak meme protezi uygulanabilir. Böylece, ileri dönemde, diğer memede de kanser gelişme riski ortadan kaldırılmış olur.

SUÇLU GEN BRCA-1

Angelina Jolie’nin durumu genetik geçiş ile alakalı. Meme kanserinde iki tane hatalı gen var. Onun ki BRCA-1 yani breast cancer antigen geni. Bunu taşıyan kadınlarda doğumdan itibaren 70 yaşına kadar meme kanseri, yüzde 50 oranında ise yumurtalık kanseri ortaya çıkaibliyor. Bu yüzden bu kadınlara her iki memesinin alınması tavsiye edilir. Ama yumurtalık kanseri oranı da yüksek olduğu için yumurtalıkların da alınması yapılır..

MEME CERRAHİSİ TÜRKİYE’DE DE YAPILIYOR

Türkiye’de de bu testler yapılıyor ve pozitif çıkan kadınlarda benzer ameliyatları yapabiliyoruz. Kadınlara daha sonra yerine silikon protez koyulabiliyor.

Aynı duyguları hissetmesi belki zor olabilir çünkü vücudun kendine ait bir parçası ama kozmetik olarak güzel bir görünüş oluyor. Bu nedenle de kadın organı yerinde görerek kendini iyi hissedebilir.

Gen testi yaptırmanın koşulları ise: Gen testini yaptırması için ailesinde gen testi pozitif olanlar, hatta ailesinde birinci derecede akrabasında pozitif olanlar yaptırmalıdır. Biz bunlardan zaten genetik test yaptırmasını istiyoruz ve ardından ameliyat olacaksa bunun için psikolojik destek almalarını öneriyoruz. Ayrıca çeşitli risk değerlendirme testlerinden riski yğksek çıkanlara da gen testi yapılabilir.

İLAÇLARIN YAN ETKİSİ OLABİLİR

Ailesinde kanser hastası olan 50 yaşındaki bir kadının genetik miras olarak meme kanserine yakalanma riski yaklaşık  %60 civarındadır. Bu durumu önceden belirleyip müdahale etmek gerekir.  Bu müdahale için de; memenin içinin boşaltılması ve yeniden meme yapılması birinci seçenek olarak düşünülür.  Hormon veya ilaç tedavileri de uygulanabilecek diğer yollar arasında yer almaktadır. Ancak bu yöntemlerin de karaciğerde yağlanma ve rahim duvarını kalınlaştırma gibi yan etkileri bulunmaktadır.

HER RİSKTE MEME ALINMAMALI

Her kadının meme kanseri olma ihtimaline karşı memesini almak doğru bir uygulama değildir. Her meme kanseri olan kadının da tek tedavi seçeneği memesinin alınması olamaz. Yaklaşık %60-70 oranında meme kanseri olan hastalarda dahi meme koruyucu cerrahi uygulanmaktadır. Ancak bazı durumlarda doğum yapmış, ileri yaştaki bir kadının memesinin alınmasından başka bir koruyucu seçenek bulunmayabilir. Bu durumun iyi analiz edilip, tedavinin en uygun şekilde planlanması gerekmektedir.

KALIN BAĞIRSAK KANSERİ RİSKİ DE VAR

Meme kanseri ile genler arasında bir ilişki olduğu tıp dünyasında da kanıtlanmış bir durumdur. Aile öyküsünde meme veya diğer kanserlerin varlığı durumunda P53 adı verilen genin araştırılması gerekmektedir. Bu gende meydana gelen herhangi bir mutasyon, sadece meme kanseri değil kolon veya pankreas kanseri olma riskini de artırmaktadır.  Bu nedenle 50 yaşın üzerinde meme ameliyatı olan hastalarda genellikle kolonoskopi ile kalın bağırsak kanseri riskine de bakılmaktadır. Bu, tam tersi durumdaki vakalarda da geçerlidir. Kalın bağırsak kanseri olan bir kişinin belli bir dönem sonra meme kanserine yakalanma riski yüksektir. Bu riskleri en aza indirmek için kapsamlı araştırmalar ve genetik testler yapılmalıdır. Artık genelleştirilmiş bir tedavi yöntemi yerine, bireyselleştirilen tedavi yöntemleri uygulanmaktadır.

DÜZENLİ MAMOGRAFİDE SAPTANAN TÜMÖR YÜZDE 100 İYİLEŞİYOR

Hiçbir bulgu vermeden,  düzenli mamografi taraması esnasında saptanmış ve henüz ele gelmeyen tümörlerde başarı şansı neredeyse %100’dür. Yaklaşık 1 cm civarındaki tümörlerde de kurtulma şansı %90 civarında. Meme kanseri olmaktan çok kanserin geç teşhis edilmesi tedavi şansını düşürmektedir.

MEME CERRAHİSİNDE NE YAPMALI ?

20 yaşından sonra kadınlar düzenli olarak kendi kendine meme muayenesi yapmalıdır.

35-40 yaşından sonra düzenli mamografi ve ultrasonografi ile memenin içyapısı kontrol ettirilmelidir. Mamografi yaptırırken çok yüksek bir oranda radyasyon alınmadığının bilinmesinde yarar vardır.

Meme kanseri riski taşıyan bir kadının uzun süreli doğum kontrol hapı kullanması hastalığa yakalanma riskini artırmaktadır. Bu kadınların farklı doğum kontrol yöntemleri kullanmaları gerekir.

Türkiye’de her yıl 15 bin kadına meme kanseri tanısı konuyor. Bunların yarısından fazlası ileri evrede yakalanıyor. Evet erken tanı hala önemli bir sorun. Ama  hastaların bilmesi gerekir ki kanser cerrahisi sonucu kaybedilen veya şekil bozukluğu meme, daha kanser cerrahisi yapılırken korunabilir, şekil bozukluğu önlenebilir.

Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türü.

85 yaşına ulaşan 8 kadından birinde meme kanseri gelişiyor. Bu kötü haber belki ama gelişen tarama programları ve bilinç kanserin erken yakalanmasına olanak sağlıyor. Dolasıyla da hastaların sağ kalım oranları giderek artıyor.

Sözkonusu onarım, sürekli hasta olduklarını hatırlatan fiziksel bir eksiklikten ve yaşamlarını zorlaştıran sütyen içine yerleştirdikleri protezden kurtuluş sayılabilir. Psikolojik durumu düzelten, özgüveni ve yaşam kalitesini yükselten, iş yaşamında başarıyı artıran ve özel yaşamda daha mutlu olmalarını sağlayan bir araç.

Hastaların memelerini kaybetme korkusu artık kalkmalı, memenin yeniden şekillendirilebileceğini bilmeye hakları var. Bu nedenle cesaretleri kırılmamalı, aksine yüreklendirilmeliler.

DOĞRU BİLGİYE ULAŞMADA SORUNLAR VAR

Aslına bakarsanız hastaların ameliyat sırasında meme onarımı seçenekleriyle ilgili objektif bilgiye ulaşması çoğunlukla çok zor oluyor. Bunun nedeni hastaların bulundukları ortamlarda konunun bilinmemesi, yetersiz kalması ve ulaşmadaki zorluklar olabiliyor. Bu durum, çoğu kez hastalarda kafa karışıklığına, umutsuzluğa, çaresizliğe yol açabiliyor.

Kanserin tanı ve tedavisiyle iş bitmiyor. Tedaviden sonra hastaların yaşam kalitesi de çok önemli. Meme onarımıyla beraber psikolojisi, fizyoterapisi, beslenmesi gibi konular da gözardı edilmemelidir.

Meme Cerrahisi İle Yaşam kalitenizi artırın.

Meme onarımı üç şekilde yapılabiliyor. Ya hastanın kendi dokuları kullanılarak, ya silikon meme protezleri takarak ya da her ikisi de kombine edilerek. Hangi yöntemin uygun olacağı, hastanın beden yapısı, meme durumuyla ilgili. Bazen çok aşamalı olan sözkonusu işlemlere genellikle hastayla birlikte karar veriliyor. Meme onarımı, zamanlama açısından iki dönemde yapılabiliyor:

* Bunlardan biri eş zamanlı ya da anında onarım. Bu durumda, meme kanseri tanısı konmuş hastalarda, meme ameliyatının gerçekleştirildiği seansta yeniden meme de yapılıyor. Böylece hasta memeyle girdiği ameliyattan memesiz değil, yenisiyle çıkıyor. Erken evrede yakalanan meme kanserli hastalar, eş zamanlı onarım için uygun adaylar.

* Ya da hastalıksız geçirdiği birkaç yıldan sonra onarım uygulanıyor. Buna da geç dönem onarım deniyor.


anne-sutunu-arttirmak-icin-oneriler.jpg
24/Eyl/2018

Eveett sonunda 9 aylık hamilelik sürecinin sonuna gelip sorunsuz bir şekilde kucağıma almıştım ikinci mucizemi. Ama o da ne yine mi! Keremde de 2 gün yaşadığım korkulu rüyam mastit Mila da da başıma geldi ve yine 2 gün bol ağrılı korku dolu ve hiç bitmeyecek gibi geçti. Peki neydi bu mastit ve neden oluyordu?

Uzman doktorumuzdan tıbbi açıklamayı alta iliştirdim ama benim bu iki günde nasıl atlattığıma gelecek olursak aşırı şekilde şişen ve gerginliğinden bir türlü ememeyen bebeğimden sonra göğüs pompasını denedim. O da ilk aşamada beni rahatlatamadı. Sıcak duşta masaj yap demişlerdi hemşireler. Banyo sonrası kanallar daha çok süt dolduğu ve akışı hızlandırdığı için daha da gerginleşti ve ateş başladı. Bu arada lansinoh ve mustelanın meme ucu kremlerinide kullanıyordum ama pek faydasını göremedim. Derken kantaron mucizesi beni rahatlattı. Kırmızı kantaronu sürmeden hafif ısıtıp pamuk yardımıyla masaj yaparak uyguladım ve birgünün sonunda beni çok rahatlattı. Arkadaşlarımın önerileri de tahinin üzerindeki yağı ve zeytinyağını yine uçlarına sürmekti bu arada. Olur da kantaron sizde işe yaramazsa bu alternatifleri de deneyebilirsiniz malum doğal yöntemler en azından yan etkisi olmayacaktır. Kerem 23 ay kesintisiz emdikten sonra bakalım Mila ne kadar devam edecek. Şimdi uzman yorumuyla mastite bir göz atalım.

Uzman doktorumuzdan tıbbi açıklamayı alta iliştirdim ama benim bu iki günde nasıl atlattığıma gelecek olursak aşırı şekilde şişen ve gerginliğinden bir türlü ememeyen bebeğimden sonra göğüs pompasını denedim. O da ilk aşamada beni rahatlatamadı. Sıcak duşta masaj yap demişlerdi hemşireler. Banyo sonrası kanallar daha çok süt dolduğu ve akışı hızlandırdığı için daha da gerginleşti ve ateş başladı. Bu arada lansinoh ve mustelanın meme ucu kremlerinide kullanıyordum ama pek faydasını göremedim. Derken kantaron mucizesi beni rahatlattı. Kırmızı kantaronu sürmeden hafif ısıtıp pamuk yardımıyla masaj yaparak uyguladım ve birgünün sonunda beni çok rahatlattı. Arkadaşlarımın önerileri de tahinin üzerindeki yağı ve zeytinyağını yine uçlarına sürmekti bu arada. Olur da kantaron sizde işe yaramazsa bu alternatifleri de deneyebilirsiniz malum doğal yöntemler en azından yan etkisi olmayacaktır. Kerem 23 ay kesintisiz emdikten sonra bakalım Mila ne kadar devam edecek. Şimdi uzman yorumuyla mastite bir göz atalım.

EMZİRME DÖNEMİNDEKİ MEME İLTİHABI (MASTİT) TEDAVİSİ

Annelere emzirme döneminde oluşan meme iltihabı nedenleri ve korunma yollarını anlattı. Süt verme dönemindeki kadınların memesinde oluşan enfeksiyona “Laktasyon Mastiti” veya “Puerperal Mastit” denir. Mastit genellikle doğumdan sonra tek taraflı olarak memenin kızarması, ısınması ve şişmesi şeklinde kendini gösterir. Emzirme, meme ağrısına sebep olur ve tam olarak memedeki süt boşalmaz. Buna ilaveten koltuk altı bezlerinde şişme, halsizlik ve yüksek ateş görülebilir. Mastit çoğunlukla doğumu takiben birkaç haftanın içinde görülmekle beraber emzirmenin herhangi bir döneminde de görülebilir (ilk 40 gün içinde olursa buna lohusa mastiti denir). Eğer mastit erkenden uygun şekilde tedavi edilmezse, memede apse oluşabilir ve bu durum cerrahi bir müdahale (apse drenajı) gerektirebilir.

MASTİTİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

  1. A) Erken dönemde: Ağrı, kızarıklık, bölgesel sıcaklık artışı, sertlik
  2. B) İleri dönemde: Vücut ateşinin yükselmesi, aşırı yorgunluk gibi belirtiler görülebilir. Bu tür belirtiler görüldüğünde derhal doktora başvurmalıdır.

LAKTASYON MASTİTİ NEDEN OLUŞUR?

Eğer emzirme sonrasında süt kanallarından birinin tıkanması nedeniyle meme içinde süt birikmiş olarak kalırsa biriken süt, enfeksiyona yol açabilir. Bakteri; bebeğin ağzından, annenin meme cilt yüzeyinden veya meme başındaki bir çatlaktan süt kanallarından birinin içine girebilir. Mastitin en önemli nedenlerinden biri kötü emzirme tekniğidir.

MASTİT OLUŞMASINI KOLAYLAŞTIRICI FAKTÖRLER NELERDİR?

Doğumdan sonraki emzirme döneminin ilk birkaç haftası Meme başında çatlak bulunması Emzirme sırasında tek bir pozisyonun kullanılması (memenin tamamen boşalması mümkün olmayabilir) Aşırı yorgunluk ve stres Kötü beslenme Sıkı iç çamaşırı giymek

MASTİTİN TEDAVİSİ NASILDIR?

Antibiyotik tedavisi, emzirme dönemine hekim tarafından belirlenen uygun bir antibiyotik mutlaka kullanılır. Emzirmeden önce memeye masaj yapılması ve ılık ıslak kompresler uygulanması süt kanallarının açılmasına yardım edecektir. Meme enfeksiyonunun gerilemesi için memede süt birikmemesi çok önemlidir. Bunun için eğer mastitli memeden gelen sütün rengi çok bulanıksa, sütün rengi normale gelene kadar pompa aracılığıyla boşaltılması, emzirilmemesi ve sütün birikmesinin önlenmesi önerilir. Ayrıca diğer memenin de emzirilmesi veya boşaltılması unutulmamalıdır. Memedeki çatlaklar ve yaralar enfeksiyon ihtimalini artırır. Bu tür yaraların uygun ilaçlarla tedavi edilmesi gerekir.

MASTİT OLURSA EMZİRMEYİ BIRAKMAK GEREKİR Mİ?

Çok nadir durumlar (iyileşmeyen inatçı meme apseleri) dışında emzirmeyi bırakmak gerekli değildir. Tam tersine süt kanallarındaki sütün birikimini önlemek için emzirmek önerilir.

MEME APSESİ NEDİR VE NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Eğer mastit erkenden uygun şekilde tedavi edilmezse, memede apse oluşabilir ve bu durum cerrahi bir müdahale gerektirebilir. Mastit ile apsenin ayrımı meme ultrasonografisi ile mümkündür. Apse drenajının genel anestezi altında yapılması daha iyi sonuç verir. Apse odaklarının tümü açılmalı, birleştirilmeli ve iyi bir drenaj elde edilmelidir. İyileşmesi geciken durumlarda apseli bölgeden kanser şüphesini ortadan kaldırmak için biyopsi için örnek alınmalı ve uygun antibiyotik seçimi için kültür antibiyogram yapılmalıdır.

EMZİREN ANNELER MEME ENFEKSİYONDAN NASIL KORUNUR?

Emzirme doğru şekilde yapılmalıdır, memenin tam olarak boşaldığından emin olunmalıdır. Meme ucunda çatlak ve yara oluşmasını engelleyici tarzda bakım yapılmalı, çatlak önleyici kremler kullanılmalıdır. Hijyene çok dikkat edilmelidir. Meme başı bakımına özen gösterilmelidir.

 

 


bebeginizin-emmeyi-reddetmesi.jpg
24/Eyl/2018

Yeni doğum yapmış bir anne bebeğinin sorunsuz bir şekilde emzirmek ister. Bazen bebekler doğum sonrası emme problemi yaşamazken birden bire emmeyi reddebilir. Böyle bir durumda bebeğin hangi nedenle emmeyi reddettiği anlaşılırsa tekrar emmesi sağlanabilir.

Bebekler neden emmeyi reddeder?

Stres

Stres, sadece anneyi değil bebeği de etkiler. Annenin emzirirken huzursuz ve stresli olması bebeğin emmeyi reddetmesine neden olabilir. Bu nedenle annenin emzirmeden önce sakinleşmesi ve gerginliğini azaltması gerekir.  Emzirme esnasında anne ve bebeğin rahat olması, huzurlu, sakin ve sessiz bir ortamda emzirmesi gerekir. Bu konuda anne adayı çevresinden destek almalıdır.

Emzirilen ortam

Özellikle 3-4 ay civarında bebeklerin algıları çok açık olduğu için emzirme esnasında anne ile bebeğin başbaşa kalacağı bir ortam olmalıdır. Ortamda televizyon sesi ya da ilgisini çekecek bir şey olmamalı. Ayrıca ortamın sıcaklığı da çok önemlidir. Çok sıcak bir ortamda bebek beslenmeyi reddedebilir.

Annenin tükettiği gıdalar

Baharat,acı, çemen, soğan ve sarımsak gibi güçlü tadlara sahip olan bazı gıdalar anne sütünün tadını değiştirebilir ve bu değişiklik bebeğin emmeyi reddetmesine neden olabilir. Bu durumda bu gıdaların tüketiminin sınırlandırılması gerekir. Böyle bir durum söz konusu ise anne sütü sağılarak yeni süt salınımı sonrası sütün tadı eski haline döneceği için bebek tekrar emzirilebilir.

Burun tıkanıklığı

Burun tıkanıklığı nedeniyle bebekler ağızdan nefes almak istediği için memeyi aç olduğu halde sık sık bırakabilir ya da reddedebilir. Eğer bebeğin burnu tıkalıysa emzirmeden önce aspiratör yardımı ile burnu temizlenmeli ya da doktor onayının alındığı bir burun damlası ile bebeğin rahat nefes alması sağlanmalıdır.

Pamukçuk

Yenidoğan bebeklerde sıklıkla görülen pamukçuk, ağız içinde çıkan bir mantar enfeksiyonudur. Peynire benzeyen beyaz lekeler şeklinde kendini gösteren pamukçuk, emme esnasında bebeğin canını acıttığı için bebek emmeyi bırakabilir. Böyle bir durumda doktora danışarak uygun görülen tedavi uygulanmalıdır.

Hatalı emzirme tekniği

Hatalı emzirme tekniği, bebeğin memeyi tutmasını zorlaştırır ve emmeye karşı direnç gösterebilir. Doğru emzirme teknikleri hakkında bilgi alınarak bebeğin rahatça memeyi kayrayabileceği poziyonlar denenerek tekrar emmesi sağlanabilir.

Diş çıkarma dönemi

Bebekler özellikle diş çıkarma dönemlerinde (6.7. aylardan itibaren) diş etleri acıdığı için emme problemi yaşayabilirler. Diş kaşıyıcıları bu kaşıntıya iyi gelir. Eğer diş çıkarma döneminde çok fazla sıkıntı yaşanırsa mutlaka doktora danışarak ilaç, ağrı kesici şurup, fitil ya da diş jeli kullanılabilir.

Hamilelik hormonları

Eğer emzirme döneminde anne hamile kalırsa, hamilelik hormonlarından dolayı sütün tadı değişebilir ve bebek emmeyi istemeyebilir.Bu konuda yapılması gerekenlerle ilgili doktor tavsiyesine başvurulmalıdır.

Biberon kullanımı

Biberonla beslenmeye başlayan ya da ara sırada olsa biberon kullanan bebek süte zahmetsizce ulaştığı için tekrar memeden emmek istemeyebilir. Ayrıca ek besin dönemindeki bebeğin çok fazla ekgıda alması da memeyi reddetmesine neden olabilir.

Alışılmış düzenin değişimi

Bebeklerin alıştıkları bir rutin vardır ve alıştığı şeyler değiştiğinde tepki verebilirler. Emzirme saatlerindeki değişiklikle bebeğin huzursuzlanmasına ve emmeye karşı tepki geliştirmesine neden olabilir.

Kulak enfeksiyonu

Kulak enfeksiyonu emme esnasında kulak ağrısını artabileceği için bebek emmeye karşı tepki gösterebilir. Eğer iştahsızlık ve memeyi reddetmenin yanında ateş gibi başka belirtiler var ise doktora başvurulmalıdır.

Bebeğiniz memeyi reddediyorsa…

  • Bebeğiniz birden memeyi reddediyorsa öncelikle sakin olmaya çalışın.
  • Memeyi reddetme nedenini bulursanız bu sorunun kolaylıkla üstesinden gelebilirsiniz.
  • Bebeğiniz bir süre emmedi diye sütünüzün kesileceğini ve bir daha emziremeyeceğinizi düşünmeyin.
  • Bu durumun geçici olduğunu bilin ve bu konuyu stres yapmayın.
  • Süt salınımının devam etmesi için bebeğinizin emmediği dönemde memenizi aksatmadan sağın ve sütünüzü saklayın.
  • Bebeğinizi takip eden doktoru bu durumdan haberdar edin ve tavsiyelerine göre hareket edin.

emzirirken-diyet-yapilirmi.jpg
24/Eyl/2018

Doğum yapmış tüm yeni anneler bir an önce fazla kilolarından kurtulmak isterler. Aslında hamilelik döneminde ortalamanın üzerinde (10-12 kg) bir kilo alımı söz konusu değilse, emzirirken dengeli beslenmeye ve sıvı tüketimine dikkat edilirse ilk 6 ayın sonunda doğum kilolarından kurtulmak mümkündür.

Peki emzirme döneminde diyet yapılabilir mi?

Emzirme döneminde diyet yapmak sütün kalitesini etkiler mi?

  • Emzirme döneminde annenin beslenmesine çok dikkat etmesi gerekir.
  • Bu dönemde annenin ekstra enerjiye ihtiyacı vardır. Günlük enerji ihtiyacına ek olarak ortalama 500 kcal eklenmelidir.
  • İhtiyacından daha az kalori almak hem annenin sağlığı için zararlıdır hem de süt miktarının azalmasına neden olabilir.
  • Süt üretimi için süt bol sıvı tüketmesi, daha çok protein, enerji ve vitamin alması gerekir.

Emzirirken kilo verme sürecinde dikkat edilmesi gereken 12 nokta

  1. Öncelikle bu süreçte fazla kiloları vermek için acele etmemeli, hızlı kilo kaybı için yapılan düşük kalorili diyetlerden kaçınılmalıdır.
  2. Annenin bu dönemde vitamin, mineral ve besin elementleri depolarına zarar vermeden sağlıklı ve dengeli bir şekilde beslenmesi gerekir.
  3. Anne, hamilelik dönemi boyunca 9-12 kg arası kilo almışsa ayda 1/2 -1 kg arasında kilo verme hedeflenmelidir. Eğer anne, hamilelik esnasında daha fazla kilo aldıysa ayda en fazla 2 kilo verilebilir. 2 kilonun üzerinde kilo kaybı ise emziren anne için sakıncalıdır.
  4. Doktorun da izni alınarak hafif egzersiz ve yürüyüşler yapılabilir. Bu hem anne adayının kendini daha zinde hissetmesine hem de vücudunu daha kısa sürede toparlamasına yardımcı olur.
  5. Karbonhidrat ve proteinden fakir bir diyet anne sütünü azaltır. Bu nedenle süt, peynir, yoğurt, yumurta gibi protein ve kalsiyum açısından zengin gıdalar bolca tüketilmelidir.
  6. Her besin gurubundan dengeli bir şekilde tüketilmelidir. Et-balık veya tavuktan biri her gün mutlaka yenilmelidir.
  7. “İki kişilik yemek” mantığı ile porsiyonları büyütmemeli, az az ve sık aralıklarla yemek yenmelidir.
  8. Ara öğünlerde sağlıklı atıştırmalıklar yapmaya dikkat edilmelidir.
  9. Aşırı yağlı ve şekerli gıdalardan uzak durulmalıdır. Tatlı ihtiyacı en sağlıklı bir şekilde meyvelerden sağlanmalıdır.
  10. Günde en az 2.5-3 litre su tüketimi sağlanmalıdır. Her emzirme sonrası 200-250 ml su içilmesi iştah kontrolü üzerinde de etkilidir.
  11. Emzirme döneminde yeteri kadar sıvı tüketen, dengeli beslenen ve aşırı yağlı ve şekerli gıdalardan uzak duran ve emziren bir anne, 6. ayın sonunda doğum kilosuna rahatlıkla ulaşabilir.
  12. Eğer anne tüm bunlara rağmen kilo vermekte zorlanıyorsa bir uzmandan yardım alabilir

emzirme-ile-ilgili-bilinmesi-gerekenler.jpg
24/Eyl/2018

Bebeğini yakında kucağına alacak anne adayının bebeğini sorunsuz ve rahat bir şekilde emzirebilmesi için doğumdan önce emzirme ile ilgili bilgi sahibi olması gerekir.

İşte yeni annelerin emzirme ile ilgili bilmesi gereken 20 önemli detay

  1. Emzirme, anne ile bebeğin muhteşem bir bağ kuracağı ve aralarındaki bu eşsiz bağı kuvvetlendiren bir süreç Bu bağ sayesinde bebekte güven duygusunun temelleri atılır.
  2. Emzirme anlarında bebekle göz kontağı kurmak, ona dokunmak ve konuşmak çok ö
  3. Emzirme için gerekli zaman ayrılmalı ve aceleye getirilmemelidir.
  4. Doğum sonrasında doyurucu sütün memelerden gelmesi biraz zaman alabilir.
  5. Bebek emzirilmeye doğumdan hemen sonra mümkün olan en kısa sürede başlanmalıdır.
  6. “Colostrum’’adı verilen ve halk arasında ağız sütü olarak bilinen ilk süt sarı renkte ve koyu kıvamlıdır. Bu ilk gelen süt antikor açısından zengin olduğu için besleyici değeri çok yüksektir.
  7. Doğumdan sonraki ilk günlerde bebek çok fazla uyur ve sık aralıklarla emmek için uyanır. Annenin bünyesi de bebeğin ihtiyacı kadar süt üretir. Bebek daha çok emmeye başladıkça süt üretimi de artmaya başlar.
  8. Anne her emzirme zamanında bebeğinin ne kadar emdiğini, idrar sıklığından takip edebilir.
  9. Emzirilen mekânın hem anne hem de bebek için sakin bir ortam olmasına dikkat edilmelidir. Aşırı sıcak, soğuk ya da havasız yerler emzirmenin kalitesini ve bebeğin konforunu etkiler.
  10. Emzirirken sırt desteği almak ö Annenin emzirme süresi boyunca rahat olması kaliteli bir emzirme için gereklidir.
  11. Hem bebeğin hem de annenin rahat ettiği bir emzirme pozisyonu bulunmalıdır. Bebeğin başı annenin dirseğinin iç kısmında ve ayaklara göre daha yüksekte olmalıdır. Kolun altı yastıkla desteklenebilir.
  12. Emzirirken bebeğin tüm vücudu anneye dönük olmalıdır.
  13. Doğum sonrası ilk zamanlar bebek meme ucunu ağzına almakta zorlanabilir.  Tüm meme ucunu ve meme ucunun etrafındaki kahverengi kısmın tamamını bebeğin ağzına alması için ona yardımcı olmak ve emmeyi öğretmek gerekebilir.
  14. Emerken rahat nefes alması için memenin bebeğin burnunu kapatmaması gerekir.
  15. Bir bebeğin emerken şakaklarının ve kulaklarının oynaması iyi emdiğinin işaretidir.
  16. Bebek doyduğu zaman yavaş yavaş emme gücü azalır ve uykuya devam eder. Uykuya daldığında da emmeye devam ederse hava yutacağı için ağzı memeden yavaşça ç
  17. Emzirme sonrası bebek hemen yatırılmamalı sırtına hafifçe vurularak gazını çıkarmasına yardımcı olunmalıdır.
  18. Emzirme sonrası meme uçları temiz bir bez ya da mendil ile temizlenmeli, göğüsten süt geliyorsa göğüs pedi kullanılmalıdır.
  19. Memenin şişip gerginleşmesi annenin canını acıtır ve bebeğin memeyi kavramasını zorlaştırır. Bu nedenle bebek sık sık emzirilmelidir. Şiş ve gergin memeler elle veya pompa ile sıkılarak boşaltılır. Ayrıca ılık bir duş da süt akışını kolaylaştırmaya yardımcı olur.
  20. İlk günlerde bebek her memeyi 10 -15 dakika kadar emer. Daha sonra bu süre yavaş yavaş uzamaya başlar.

bebegin-yasina-gore-emzirme-sureleri.jpg
24/Eyl/2018

Yeni doğan döneminde annelerin en çok merak ettiği konulardan biri bebeğin ne sıklıkla ve ne kadar emmesi gerektiğidir. Peki, iki emzirme arası maksimum süre ne olmalı? Bebek uzun süre uyanmıyorsa uyandırılıp emzirmeli mi? Bebeğin ayına/yaşına göre ortalama emzirme süreleri nelerdir?

Yenidoğan döneminde emzirme süreleri

  • Yeni doğan bir bebeğin midesi çok küçüktür. Anne sütü çok kolay sindirildiği için her emzirme sonrası midesi çabuk boşalır ve sık acıkır.
  • Eğer bebek normal süresinden önce doğduysa emerken çok çabuk yorulup uykuya dalabilir. Bu da sık aralıklarla emmesine neden olur.
  • Bebek her acıktığında ne kadar sık aralıklarla olursa olsun emzirilmelidir.
  • Emzirme, her anneye ve her bebeğe özgü bir süreç Bebekten bebeğe farklılık göstermekle birlikte yeni doğan bir bebek günde ortalama 10-12 kez emer.
  • Doğumdan sonraki günlerde bebek tek bir memede 15-20 dakika boyunca kalmalı, eğer emmeye devam etmek isterse diğer meme emzirilmelidir.
  • Vaktinde doğmuş bir bebek 2 saatte bir emzirilmelidir. Prematüre bebeklerde bu süre daha kısadır.

1.ay- 3. ay arası emzirme süreleri

  • Bebekler ilk aylarının sonunda kuvvetli emmeyi öğrenir ve artık daha güçlüdürler.
  • Bu dönemde bebeğin başka nedenlerden dolayı ağladığı düşünülmüyorsa (gaz, hastalık, ani ses vb.) her ağladığında emzirilmelidir.
  • Günde ortalama 6-7 kez emerler.
  • Bebeğin gelişimi idealse artık geceleri 4-5 saat emmeden uyuyabilir, emzirmek için uyandırıp uyku düzenini bozmaya gerek yoktur.

3.aydan sonra emzirme süreleri

  • Artık her iki emzirme arasındaki süre biraz daha uzamıştır.
  • aydan sonra anne sütü ile birlikte tamamlayıcı besinlerin verilmeye başlanır.
  • Ek gıdaya geçildiği için 7-8. aylıkken bebeğin günde 4-5 kez emmesi yeterli olur.

Bunlara dikkat!

  • Bebekler her istediğinde emzirilmelidir.
  • Bebeğin her ağlaması emmek için değildir. Eğer bebek ağzını açarak aranıyor ve ağlıyorsa bu emmek istediğinin işaretidir.
  • Yenidoğan döneminde bebek emmek istediği için uyanır ve karnı doyunca tekrar uyur.
  • Bebek emdikçe süt üretimi artar.
  • Bebeğin emme aralıkları her geçen gün biraz daha uzar.
  • Bir meme tamamen boşalana kadar emzirilmeli sonra diğerine geç Eğer ikinci meme yarıda bırakılırsa bir sonraki sefere yarım kalan memeden başlanır ve memenin boşalması sağlanır.

emzirme-doneminde-beslenme.jpg
24/Eyl/2018

Emzirme döneminde anne sütünün miktarı kadar sütün besleyiciliği de önemlidir. Bu yüzden emziren anneler çeşitli ve dengeli beslenmelidir.

Emziren annelerin beslenme düzenleri en azından bebekleri emdiği sürece belirli bir seviyeyi korumalı, hem sütlerini artıracak besinler hem de sütlerinin kalitesini artıracak besinler tüketmelidir.

Peki, yeni annenin emzirme döneminde nelere dikkat etmesi gerekir?

Tıpkı hamilelik döneminde olduğu gibi emzirme döneminde de sağlıklı beslenmeye özen gösterilmeli, çeşitli ve dengeli beslenilmelidir.

  1. Her besin grubundan dengeli bir şekilde beslenme düzeni oluşturulmalıdır.
  2. Aşırı yağlı, şekerli ve unlu gıdaları yememeye özen gösterilmeli ve bu gıdaların tüketimi olabildiğince sınırlandırılmalıdır.
  3. Sıvı besin alımı artırılmalıdır.
  4. Günde en az 2.5-3 litre su tüketimi sağlanmalıdır.
  5. Meyve ve sebzeler düzenli olarak tüketilmelidir.
  6. İşlenmiş hazır besinler (sosis, salam, sucuk vb.) tüketilmemelidir.
  7. Hazır meyve suları ve gazlı içecekler yerine limonata ve ayran gibi içecekler tercih edilmelidir.
  8. Kalsiyum yönünden zengin peynir, yoğurt, süt ve kefir gibi besinler düzenli bir şekilde günde 2-3 porsiyon tüketilmelidir.
  9. Yemeklerde iyotlu tuz kullanılmalıdır.
  10. Siyah çay kansızlığa neden olabileceği için fazla tüketilmemelidir. Ihlamur, kuşburnu gibi bitki çayları da tercih edilebilir.
  11. Fazla kafein tüketiminden kaçınılmalıdır.
  12. Aşırı baharat (acı) kullanılmamalıdır.
  13. Gaz yapıcı özelliğe sahip olduğu düşünülen mayalı besinler, turp,soğan ve portakal gibi sebze ve meyvelerin fazla tüketiminden kaçınılmalıdır.
  14. Tekli ve çoklu doymamış yağ asitleri içeren avokado ve somon tüketilmeli, zeytinyağı tercih edilmelidir.

Doğum sonrası kilo vermek için acele etmeyin!

  • Doğum kilolarından kurtulmak için acele edilmemelidir. Özellikle ilk 6 ay zayıflama amacıyla diyet uygulanmamalıdır.
  • Hamilelik döneminde alınan kilolardan kurtulmanın en kolay yolu bebeği sık sık emzirmektir. Bunun yanında, unlu, şekerli ve yağlı gıdaların tüketimi sınırlandırılmalı ve bir diyetisyen takibinde beslenme düzeni oluşturulmalıdır.

 


emzirme-ve-gogus-bakimi.jpg
24/Eyl/2018

9 adımda emzirme ve göğüs bakımı

Hamilelik sonrası emzirme sürecinde memelerin ve meme uçlarının bakımı hem sizin, hem de bebeğinizin sağlığı için çok önem taşır.

  • Emzirmenin ilk dönemlerinde meme başlarında çatlaklar oluşabilir. Anne sütünün kendisi çatlakları engelleyebilir.

Adım adım meme bakımı için öneriler

  1. Emzirme sonrası meme uçları anne sütüyle silinmeli ve sutyen takılmadan önce mutlaka kurutulmalıdır. Islak kalan meme uçlarında mikropların daha kolay üreyebileceğini ve çatlakların oluşmasının hızlanacağını unutmayın.
  2. Göğüslerin doğumdan sonra hacimlerini kaybetmesi, emzirme ve sağma, göğüslerin sarkmasına sebep olabilmektedir. Her gün dışarıdan içeriye doğru göğüslerinize masaj yapmanızda fayda var.
  3. Göğüslerinizi destekleyen kasları çalıştırmak içinse, ufak bir egzersizi günde 20 kez tekrarlayın. Avuçlarınızı birleştirin ve kollarınızı omuz hizasında kaldırın, nefes alırken kollarınızı sıkıştırın. Üç saniye bekleyin ve nefes verin.
  4. Bebeğinizi emzirseniz de emzirmeseniz de memeleriniz hamilelikten etkilenir. Emzirme döneminde doğacak ufak tefek sorunları önlemek için uygulayabileceğiniz birkaç detay var.
  5. Bu dönemde uygun ve kullanışlı bir “emzirme sutyeni” kullanın. Aşırı sıkı olmayan destekleyici bir sutyen size, meme konforu konusunda yardımcı olur ve rahat süt vermenizi sağlar.
  6. Memelerinizde rahatsızlık hissederseniz dönüşümlü olarak sıcak ve soğuk kompres uygulayın.
  7. Sutyeninizi ıslanır ıslanmaz değiştirin. Sızıntı probleminiz varsa, “meme pedi” kullanın ve sıklıkla değiştirin.
  8. Plastik emzirme pedleri kullanmayın ve mümkün olduğunca memelerinizi havalandırın.
  9. Meme uçlarınızda çatlama ya da acıma oluyorsa, kuru ve ılık tutmak için mümkün olan her şeyi yapın. Mesela kendi kendinize biraz süt çıkarıp, meme uçlarınızda kuruyana kadar bekleyebilirsiniz. Çünkü sütünüz, çatlakların kapanmasına katkıda bulunan koruyucu bir tabaka oluşturur.

emzirme-donemi-sonrasi-agri.jpg
24/Eyl/2018

Emzirme döneminden sonra görülen meme ağrıları, pek çok annenin yaşadığı durumların arasında bulunur. Bebek, emmeyi bıraktıktan bir süre sonra bu sancı kendini gösterebilir. Bebeği sütten kestikten sonra görülen meme sancısının nedeni, meme içinde süt üretiminin devam ediyor olmasıdır.

Üretilen sütün birikmesinden dolayı şişlik ve basınç meydana gelir ve beraberinde meme sancısı ortaya çıkar. Bebek tarafından artık boşaltılmayan meme, ürettiklerini dışarı atamadığı için ağrı yaşar. Bunun bilincinde olan anneler, önlemlerini önceden alabilir ya da bu duruma karşı tedaviyi kendileri uygulayabilir. Ancak ağrının şiddeti fazlalaştıysa ve ateşlenme meydana geldiyse uzman bir doktor kontrolüne ihtiyaç duyulur.

Sütten Kesildikten Sonra Meme Ağrısı İçin Neler Yapılır?

Annelerin en büyük endişelerinden biri, sütlerinin kesilmesi ya da sütün bebek için yeterli miktarda olmamasıdır. Bunun yanında emzirme döneminde görülen mastit de öne çıkan rahatsızlıklardandır ve kapanan süt kanalları nedeniyle memede ağrı oluşur. Emzirme döneminde memede oluşan ağrılar da mastit kaynaklı ağrılara benzer. Sütten kesildikten sonra oluşan sancılar için şu yolları izleyebilirsiniz:

  • Bebeği sütten yavaş yavaş kesmek hem bebeğiniz sağlığı hem de meme sağlığınız için ö Emzirmeyi yavaş yavaş bıraktığınızda bebeğiniz bu duruma zorlanmadan alışır. Ayrıca bu durum, süt yapımının azalmasını da sağlar. Sütün üretimi tamamen durduktan sonra bebeği memeden kesmek, bu ağrıların oluşumunu büyük oranda engelleyecektir.
  • Bazen bebek kendiliğinden emmeyi bırakabilir. Bu sebeple de anne önlemini önceden alamaz. Eğer memede bir ağrı oluşursa bu sütü boşaltmanız gerektiğini bilmelisiniz. Sütünüzü sağabilir ya da bir pompa yardımıyla memeyi boşaltabilirsiniz. Anne sütü pompalamanın püf noktalarını ya da kolay süt sağma ipuçlarına göz atmanızda yarar var.
  • Sıcak bir duş alarak göğüs bölgenize masaj yapabilirsiniz. Böylece kanallardaki tıkanıklık yumuşar ve açılır. Bu işlemden sonra pompalama işlemine başlamanız işinizi kolaylaştırır.
  • Memeye soğuk kompresler uygulamak ise ağrının hafiflemesini ve meme şişkinliklerinin azalmasını sağlar. Birkaç buz parçasını ince bir havluya sarın ve memenin üzerinde bu soğuk kompresi bir süre bekletin.
  • Eğer tüm bunlara rağmen süt üretimiz devam ediyor ve ağrınız şiddetlenerek artıyorsa mutlaka bir doktora danışın.

 


adim-adim-emzirmeyi-birakmanin-yollari.jpg
22/Eyl/2018

Bebeğinizi doğumdan itibaren 6 aylık olana kadar tek başına anne sütü ile beslenmesi ve sonrasında ise ek besinlerle birlikte olmak şartıyla en az 2 yaşına kadar da anne sütü ile beslenmeye devam ettirilmesi Dünya Sağlık Örgütü tarafından da önerilmektedir.

Bebeğin memeden kesilme süreci anneler için çok duygusal bir dönemdir. Biraz zaman isteyen ve aşamalı olarak ilerlenmesi gereken emzirmeyi bırakma dönemi her bebek için farklıdır. Emzirmeyi bırakmanın en doğru zamanı anne ve bebeğin birlikte hazır olduğu andır.

Bebeği emzirmeyi bırakmak için ideal bir yaş var mıdır?

  • Bunun için belirlenmiş kesin bir zaman yoktur. En doğru zaman hem annenin hem de bebeğin kendini buna hazır hissettiği andır.
  • Bebekler ilk iki yıl anne sütü almalıdırlar. Suluk ya da bir kaptan bir şeyler içmeyi öğrendiklerinde emmeye karşı ilgileri azalabilir.
  • Eğer bebek iki yıl boyunca anne sütü aldıysa ve memeye karşı ilgisi azaldıysa ısrarcı olunmamalıdır.
  • Doğumundan itibaren bebeği ve gelişimini takip eden doktordan emzirmeyi bırakma zamanı ile yardım alınabilir.

Emzirmeyi bırakmanın 17 adımı

  1. Doğru zaman olduğunu düşündüğünüz an emzirmeyi bırakmak için adım adım ilerlemeniz gerektiğinin farkında olun.
  2. Sizin ya da bebeğinizin stresli, huzursuz ve rahatsız olduğu bir dönemde denemelere başlamanız başarısız sonuçlar doğurabilir.
  3. Bu dönemin geçmesini bekleyin. Her ikinizin de rahat ve mutlu olduğu bir dönemde tekrar deneyin.
  4. Bu sürecin bebeğinizin için gerekli ve onun büyüme basamaklarından biri olduğunu özümseyin ve bu konuda kendinizi kötü hissetmeyin.
  5. Emzirmeyi bırakma alıştırmalarına emzirmeyi biraz azaltarak başlayın.
  6. Kısalttığınız emzirme zamanının sonunda bebeğinizi suluk ya da bardak ile besleyin. Böylece zaman geçtikçe bu şekilde beslenmeye kolaylıkla alışır.
  7. Gündüz emzirme esnasında onunla konuşun, yumuşak bir ses tonu ile yaşına göre ona açıklama yapabilirsiniz.
  8. Emzirme sonrası nda çocuğunuzun süt öğünü için doktorunuza danışınız. Sizin haricinizde başka kişilerin de bebeğinizi beslemesi onun bu sürece alışmasını kolaylaştırır.
  9. Aile bireylerini bu süreç hakkında bilgilendirin ve size yardımcı olmasını isteyin.
  10. Bebeğiniz bugüne kadar alıştığı rutini bırakacağı için biraz huysuzlanması gayet normaldir, sabırlı
  11. Bu dönemde duygusal boşluk yaratmaması için bebeğinizi sık sık kucağınıza alın, onu ne kadar sevdiğinizi dile getirin. Onunla tıpkı emzirdiğiniz zamanlardaki gibi tensel temasta bulunun.
  12. Stresli olabileceği için onunla oyunlar oynayarak eğlendirmeye çalışın.
  13. Uykuya geçiş zamanlarında ona yakın temasta olun, dokunarak sakin bir şekilde uykuya dalmasını sağlayın.
  14. Bu süreçte kararlı olmaya çalışın. Kararsız davranırsanız tekrar tekrar başa dönerek süreci uzatmış olursunuz. Bu da hem sizin hem de bebeğinizin duygusal olarak zorlanmasına neden olur.
  15. Gündüz emzirmelerinde başarı ile ilerliyorsanız gece emzirmeyi kesmeyi denemeye geç Bu süreç gündüzle karşılaştırıldığında biraz daha uzun sürebilir.
  16. Eğer tüm denemelerinize rağmen bebeğiniz memeyi bırakmıyorsa belki de emzirmeyi bırakmak için doğru zaman henüz gelmemiştir. Çok ısrarcı davranmayın ve bir müddet sonra tekrar denemelere başlayın.

dogru-gogus-pompasi-secimi.jpg
22/Eyl/2018

Bebeğin memeyi reddetmesi, tıkanık ve şiş memeyi rahatlatmak, süt miktarını yükseltmek, çalışan annelerin iş saatlerinde de bebeğine anne sütü vermek istemesi sonucu kullanılan süt pompaları hem annelerin hem de bebeklerin hayatını kolaylaştırır. Fakat bazı annelerin süt pompalama işlemiyle ilgili soru işaretleri bulunabilir. Kolay ve başarılı bir pompalama süreci için dikkate alınması gereken püf noktaları anneler için sıraladık.

Pompalamaya Başlamadan Önce Hedeflerinizi Seçin

Bazı bebekler dünyaya erken gelir ve tıbbi nedenlerden dolayı anneden bir süre ayrılarak doktor kontrolünde kalırlar. Bazı annelerin ise göğüs uçlarının emzirmeye müsait olmaz ya da anne bebeğin karnını doyuracak miktarda süt üretemeyebilir. Yeterli beslenmeyle süt miktarı artana kadar bebek anneyi ememeyecektir.

Bebeğin özellikle ilk 6 ay boyunca anne sütüne duyduğu ihtiyaç çok yüksek olduğu için farklı nedenlerden dolayı bebeğini emziremeyen anneler, süt sağma işlemi için süt pompası kullanabilirler.

Bu durumlardan herhangi birini yaşayan anneler sütlerini bebeklerine ulaştırmak için yaptıkları pompalama işlemlerini planlamalı ve bunu ne zamana kadar yapabileceklerini tespit etmelilerdir. Çünkü bebeğin biberona alışması daha sonra anne memesine yabancılaşmasına neden olabilir. Pompaya neden ihtiyaç duyduğunuzu unutmamalı ve bunların çözümleri için harekete geçmelisiniz.

Süt Pompalama Kararını Erkenden Vermeye Çalışın

Doğumdan itibaren anne sütü pompalaması yapan anneler, ileriki dönemlerde bu işlemin faydasını bolca görürler. İlk üç hafta içinde yoğun süt akışı, daha sonraki haftalarda süt üretimine yardımcı olur.

Yani anne sütü sağma kararı ne kadar erken verilirse, uzun vadede annenin süt miktarına o kadar yararlı olacaktır. Sık sık pompa yapan anneler, süt miktarını arttırdıktan sonra bebeğin beslenme sıklığına göre pompa yapabilirler. Bu süre her bebek için farklılık gösterebilir.

Doğru Göğüs Pompası Seçimi Yapın

Doğru göğüs pompası seçimi hem ondan verim almanızı hem de kullanım kolaylığı sağlar. Zamanınızı almayacak, kullanışlı bir süt pompası için şunlara dikkat etmelisiniz;

  • Göğüs pompaları manuel ve elektrikli süt pompası olarak ikiye ayrılır. Sizin için kullanımı en rahat süt pompası seçimini yapın.
  • Manüel bir süt pompası alacaksanız tercihinizi tek elle kullanım kolaylığı sağlayan modellerden yana kullanın.
  • Biberonun devrilmesini önleyen altlıklı göğüs pompaları işinize yarayacaktır.
  • Elektrikli göğüs pompası alacaksanız, isteğiniz doğrultusunda emme gücünü ayarlamalısınız. Bebekler emmeye başladıkları ilk anda süt salınımını başlatmak, oksitosin refleksine uyarım göndermek için düşük basınçla emerler. Süt salınımı başladıktan sonra ortalama 3-4 dakika içinde yüksek emiş gücüyle emmeye geç Pompalama basıncını bu duruma uygun olarak ayarlamanızı sağlayacak modellerden tercih edebilirsiniz.
  • Özellikle elektrikli göğüs pompalarının motor kısmı haricinde tüm aparatları temizlenmeye uygun olmalıdır.

Canınızın Acımasına Göz Yummayın

Süt sağma sırasında canı yanan anneler bunu olağan karşılamamalıdır. Göğüs ucunda bir yara yoksa ve güçlü bir göğüs ucu ağrısı varsa bunun nedeni anneye uygun olmayan başlıkların kullanımı olabilir. Pompanın göğüs başlığının farklı ölçüleri vardır. Kullanılan markanın farklı göğüs ucu başlıkları değerlendirilerek en uygun ölçüde aparat seçilmelidir.

Hangi Aralıklarla Süt Sağacağınızı Belirleyin

Düzenli pompalama, sütün artış göstermesi ve annenin göğsünde süt kalmaması açısından önemlidir. Her süt sağıldığında beyne süt pompalama isteği gittiği için sütün artışı kaçınılmaz olacaktır. Sütün devamlılığını sağlayabilmek için süt pompalama işleminde belli bir düzen oturtmak gerekir. Yenidoğan bebek anneleri, 2-2,5 saat aralıklarla düzenli pompa kullanımında bulunmalılardır. Ne sıklıkla süt sağılır sorusunun cevabına, günde ortalama 8 kez şeklinde cevap verilebilir. Sütün bol geldiği zamanlarda günde 3 ve 4 kere , 20-30 dakika süren pompalama oturumları düzenlemek iyi bir fikirdir. Normal durumlarda günde birkaç kez 10-15 dakika (tek bir göğüs ya da iki göğüs aynı anda sağıldığında) süren seanslar boyunca pompa yapılabilir. Manuel pompalarla bu işlem daha uzun sürebilir.

Sağılan Sütü Saklama Koşullarına Dikkat Edin

Sağılan sütün saklanması en az süt sağmak kadar önemlidir. Çok değerli olan anne sütünü ziyan etmemek ve bebeğe yararlı olması için “Anne sütü nasıl saklanır?” sorusunun cevabını bilmek gerekir. Anne sütü saklama koşullarına uyum sağlamak için sterilize edilmiş, cam kaplarda ya da özel süt saklama poşetlerinde sütü muhafaza etmek gerekir. Bu kapların üzerine sağım yapılan  saat ve tarih belirtilebilir. Daha önce sağılmış anne sütü kullanılmalıdır. Sağılan süt oda sıcaklığında 3 saat, buzdolabında 3 gün, dondurucuda tam 3 ay saklanabilir.


bebeginizi-emzirirken.jpg
22/Eyl/2018

Emzirmeye başlamadan önce;

Bebeğinizi doğumundan hemen sonra, çıplak olarak göğsünüze alın ve onunla biraz yalnız vakit geçirin. Bu yaşayacağınız ilk temastır ve çok önemlidir.

  1. Sakin ve gürültüsüz bir ortamda, rahatça oturun. Fiziksel rahatlama, süt salınımını da rahatlatır.
  2. Bebeğinizi tüm vücudunu kendinize dönük olarak tutun, ama kollarınız memenize ulaşmasına engel olmasın.
  3. Emzirmeye başlamadan önce bebeğinizin burnunun açık olmasına dikkat edin; değilse temizleyin.
  4. Emzirmeye başlamak için bebeğinizin başını memenize doğru itmeyin ya da meme başınızı ona zorlayarak vermeyin. Bu onu sinirlendirebilir ve emmeyi reddetmesine neden olabilir.
  5. Meme ucunuzdan bir damla süt çıkarın ve bebeğinizin yanağına dokundurun. Arama refleksini uyarmış olursunuz; meme başını kendisi bulur.
  6. Emzirmeye başlamadan önce serbest olan elinizin baş ve işaret parmağıyla göğüs halkanızın üst kısmını, diğer üç parmağınızla da alt kısmını tutun ve hafifçe bastırın. Hem sütün kanallara akışı kolaylaşır hem de bebeğinizin burnunun gömülmesini engellersiniz.
  7. Süt salgılanmasında; ‘süt üretimi refleksi’ ve ‘süt sağılması refleksi’ olmak üzere iki refleks vardır: Süt üretimi refleksi prolaktinsizi rahatlatarak daha iyi uyumanızı ve çabuk dinlenmenizi; süt sağılma refleksi ise oksitosin de doğumdan sonra rahmin toparlanmasını hızlandırır. İkisi de sizin duygu, düşünce, kaygı ve algılamalarınızdan etkilenir. Bebeğinize dokunmanız, onunla birlikte olmanız ve sesini duymanız bu reflekslerinizin normal çalışmasına destek olur. Olumsuz durumlarda ise bu refleksler bastırılır ve sütün akışınızı engeller.

Emzirirken;

  1. Bebeğiniz emmeye hazır olduğunu belli eder etmez, onu emzirin.
  2. Emmeye en istekli olduğu ilk 1 saat geçirildiği takdirde, bebeğiniz uzunca bir süre isteksizlik duyar ve ilk emzirmeniz gecikebilir.
  3. Emzirme sürenizi tamamen bebeğinizin isteğine bırakın ve gece veya gündüz, ne zaman isterse hemen emzirin.
  4. Bebeğiniz bir memenizi daha fazla emerse, o memeniz diğer memenizden daha fazla süt salgılar ve büyür.
  5. Bir memenizden emmeyi keserse, o memeniz süt üretmemeye başlar. O yüzden her emzirmede, her iki memenizi de emzirin.
  6. Meme büyüklüğü süt bezleriyle değil, yağ dokusunun miktarıyla ilgilidir.
  7. Bu nedenle meme büyüklüğünüz ne olursa olsun yeterli miktarda süt üretebilirsiniz. Kaygılanmayın ve kendinizi olumlu yönde motive edin.
  8. Emzirmeniz bittiğinde memenizi bebeğinizin ağzından zorlayarak çekmeyin; meme başına zarar verebilir. Küçük parmağınızı yavaşça ağzının kenarından içeri sokarak emme basıncını kesin ve memenizi ç
  9. Emzirmek canınızı acıtmaz; acıtmamalı. Eğer acı duyarsanız muhtemelen bebeğiniz memenizi yanlış kavramıştır. Onu nazikçe memenizden ayırın ve tekrar deneyin.
  10. Bebeğinizin gelişimi normal devam ediyorsa doğumundan sonraki ilk 4 ve 6. aylar arasında sadece anne sütüyle besleyin.
  11. İlk 2 – 3 gün kolostrum sebebiyle sütünüz az miktarda gelir ama daha sonra artarak devam edecektir.

Adım adım bebeğinizi emzirirken tutmanın doğru yolları

  1. Emzirirken bebeğinizin bütün vücudunun aynı düzlemde ve size dönük olmasına dikkat edin.
  2. Bebeğinizin ağzı memenize yakın olsun. Uzanmak için fazla çaba harcamasın.
  3. İsterseniz kendinizin ya da bebeğinizin yanlarına yastık koyarak da destek alabilirsiniz.
  4. Bütün bunlar bebeğinizin, memenizi tam ve doğru kavramasını kolaylaştırır.
  5. Kucaklama:Pek çok annenin favorisidir. Bebeğiniz kucakladığınız kolunuzun tarafındaki memeyi emer.
  6. Ters kucaklama:Prematüre ya da kavramada güçlük çeken bebekler için uygundur. Emzirmediğiniz taraftaki kolunuzla bebeğinizi kavrayın ve diğer elinizle bebeğinizin başına ya da kendi memenize destek olun.
  7. Koltuk Altı:İkizlerde, büyük göğüslü annelerde veya çökük meme başı durumlarında uygulanır. Emzireceğiniz göğsün olduğu koltuk altına doğru bebeğinizi uzatın.
  8. Yatarak:Sezaryen doğum, problemli veya normal doğum sonrası yorgun olan annelere emzirirken dinlenebilme imkânı sağlar. Bebeğinizin yüzü ve bedeni size dönük olmalıdır.

Emzirme döneminde anne vücuduna neler olur?

  1. Hamilelikle beraber memeler irileşir, meme başlarının rengi koyulaşır ve büyür.
  2. Süt bezleri ve süt kanallarının sayısı artar.
  3. Gövde ve bacaklar yağ depolayarak emzirme döneminde gereken enerjiyi sağlar.
  4. 3 – 4. günlerde ise süt salgılanması artar. Bebeğiniz sizi emdiği sürece memeleriniz yeterli derecede süt salgılar.

anne-sutu-ve-faydalari.jpg
22/Eyl/2018

Hamile olduğu haberini aldığı andan itibaren her kadın, bebeğini koruma içgüdüsüyle ona zarar verecek her şeyden itinayla kaçınmaya başlar. Yalnız değilsiniz. Bu durum bebeğiniz doğduktan sonra da devam edecek elbette. Bebekleri uzun süre birçok hastalıktan koruyan, gelişimini olması gerektiği gibi sürdürmesini sağlayan, ona koruyucu bir kalkan görevi yapan en önemli şey ise tabii ki anne sütüdür. Nasıl ki anne sütü bebeğiniz için çok değerliyse, emzirmek de sizin sağlığınız için en az bu kadar değerli. Peki, hem bebeğiniz hem de sizin için bu kadar önemli olan ve doğumdan itibaren 2 yaşına kadar temel besin olan anne sütünün faydaları nelerdir?

Anne Sütünün Bebeğe Faydaları

Mucizevi formülüne göz attığınızda anne sütünün neden bu kadar önemli olduğunu göreceksiniz. Anne sütü bebeğinizi yalnızca çocukluk döneminde korumakla kalmaz aynı zamanda yetişkinliğe de hazırlayıcı zengin bir besin kaynağıdır. Anne sütünün yararları şu şekilde sıralanabilir:

  1. Her annenin sütü kendi bebeğine özgüdür. 1 aylık bebeğe sahip anneyle, 6 aylık bir bebeğe sahip annenin sütleri arasında besin değerleri olarak farklılıklar vardır. Diğer bir deyişle, vücudunuz bebeğinize en uygun sütü üretmektedir.
  2. Sindirimi çok kolay olan bir besindir ve sütünüz, bebeğinizin ihtiyacı olan vitamin ve minerallere yeterli miktarda sahiptir. Kolay sindirimi sayesinde mineraller ve vitaminler kolaylıkla emilebilir. Bebeğiniz fazla mineral ve vitamin almadığı için böbrek gibi organlarına fazla yük binmemiş olur.
  3. Anne sütünün içeriğinde bebeğinizi mikroplardan koruyan ve bağışıklık sistemini güçlendiren maddeler bulunur. Bu nedenle anne sütü alan bebeklerde bağırsak enfeksiyonlarına ya da üst solunum yolu enfeksiyonlarına çok daha az rastlanır.
  4. Anne sütü ile beslenen bebeklerde karın ağrısı ve kabızlık gibi sorunlarla çok az karşılaşılır. Ayrıca mikroorganizmaların oluşmasını engelleyerek bebeğinizin ishal olmasının da önüne geç
  5. İçeriğinde bulunan maddeler sayesinde antibiyotik kullanımı gerektiren hastalıkları azaltır.
  6. Emzirme sırasında sıcaklığı her zaman bebeğiniz için ideal ısıdadır bu nedenle pratik bir besin kaynağıdır.
  7. Çocukluk ya da yetişkinlikte oluşabilecek astım, obezite, diyabet gibi bazı kronik rahatsızlıkların oluşma riskini azaltır.
  8. Bebeğinizin organlarının sağlıklı bir şekilde gelişmesine olanak verir. Ayrıca kemik, çene ve diş gelişimde de önemli rolü vardır.
  9. Bebeğinizin ruhsal, bedensel ve zekâ gelişimine yardımcı olur. Dikkat azlığı sendromu, ilgisizlik gibi olgularda, anne sütü önem kazanır.
  10. Alerjiye karşı koruyucudur ve bebeğinizi pişikten korur.

İlk Sütünüz Bebeğiniz İçin Çok Değerli: Kolostrum

Bebeğiniz için oldukça önemli olan ve ağız sütü olarak da bilinen kolostrum nedir? Doğumdan sonraki 6 saatte memenizden gelen, rengi koyu sarı olabileceği gibi kahverengi de olabilen kremamsı sıvıya kolostrum denir. İçerisinde bebek doğduğunda vücudunda olmayan, antikor içeriği barındırır. Antikor, vücuda giren mikropların zararsız hale gelmesini sağlar; diğer bir deyişle kolostrum bebeğinizin bağışıklık sistemini aktif hale getiren bir besindir. Kolostrumun yararları arasında; bağırsakları, akciğeri ve boğazı korumak da vardır.

Emzirmenin Anneye Faydaları

Anne sütünün en az bebek kadar anneye de faydası olduğu tartışmasız bir gerçek.

  1. Emzirme nedeniyle memenizde fazla süt birikmez, şişkinlikler ve iltihaplanmalarla daha az karşılaşırsınız.
  2. Emzirme sırasında salgılanan hormon sayesinde rahminizin doğumdan önceki haline kavuşması daha kısa sürer.
  3. Hızla iyileşmenize yardımcı olduğu için loğusalık sırasında yaşadığınız kanamaların azalmasına yardımcı olur.
  4. Bebeğinizi emzirmek meme kanseri, yumurtalık kanseri, kemik erimesi gibi hastalıklara yakalanma riskini azaltır.

anne-sutunu-arttirmak-icin-oneriler.jpg
22/Eyl/2018

Bebeğinizin sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmesi için elinizden geleni yaptınız. Bebeğiniz dünyaya geldikten sonra da bu amaca uygun bir şekilde hayatınızı sürdüreceksiniz. Bu doğrultuda en büyük yardımcınız ise anne sütü olacak

Anne sütünü arttırmak için ne yapmanız gerekir?

Bazı dönemlerde sütünüzün az gelmesi nedeniyle, bebeğinize yetmediği konusunda endişelenebilirsiniz. Böyle zamanlarda da anne sütünü arttırmanın yolları hakkında araştırma yapmanız gayet normal. Sütünüzün artmasını istiyor ve anne sütünü arttıran yiyecekler hangileridir, emziren anne ne yemeli gibi soruların cevaplarını arıyorsanız önerilerimize göz atmanızda fayda var.

  1. Süt besleyiciliği ve miktarını artıran en önemli etken su tüketimidir. Günde en az 2-3 litre sıvı tüketmeli ve her emzirme sonrası kaybettiğiniz sıvıyı takviye etmelisiniz.
  2. Doğum sonrasında aldığınız kiloları hızlı bir şekilde vermek için doğum sonrası diyeti yapmamalısınız. Yeterli ve çeşitli beslenmek anne sütü miktarını arttıracağı gibi, fazla kilolarınızı kaybetmeniz konusunda da size yardımcı olacaktır.
  3. Günlük protein ihtiyacınızı karşılarken hem bitkisel hem hayvansal protein kaynaklarını kullanabilirsiniz. Ispanak, brokoli, haşlanmış patates ve taze fasulye protein açısından en zengin sebzeler arasında yer alır. Ayrıca kuru fasulye, yeşil mercimek gibi bakliyatlar sayesinde de protein ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz.
  4. Mevsim meyvelerini tüketmeye özen göstermelisiniz. Mevsimi olmayan meyvelerde bol miktarda kimyasal takviye bulunabildiğinden, bu meyveler anne sütünü arttıran besinler listesinde yer almamaktadır.
  5. Süt ürünleri, et ürünleri, tahıllar, bakliyatlar, kuru yemişler, meyveler, sebzeler… Her besin grubundan orantılı bir şekilde tüketmeye özen göstermelisiniz.
  6. Kalsiyum, kemik ve diş sağlığının korunması, sinir sistemi ve kasların daha sağlıklı bir şekilde görev yapması açısından çok önemlidir. Süt, peynir, yoğurt gibi kalsiyum yönünden zengin süt ürünlerinin yanında yeşil yapraklı sebzeler, badem, susam ve kekik gibi baharatlar da kalsiyum ihtiyacınızı karşılayacak besinler arasında yer alır.
  7. Kalsiyum ihtiyacını karşılaması dışında yeşil yapraklı sebzeler kan dolaşımını düzenler, bağışıklık sistemini güçlendirir. Anne sütünü arttırmak için roka, semizotu, maydanoz ve ıspanak gibi yeşil yapraklı sebzeleri bol bol tüketmelisiniz.
  8. Çok şekerli yiyecek ya da içeceklerin ve tatlı tüketiminin süt oluşumuna hiçbir katkısı yoktur. Tatlı ihtiyacınızı sütlü tatlılar ve meyveler ile sağlarsanız hem ihtiyacınız olan besin değerlerini karşılayabilir hem de gereksiz kalori alımını engelleyebilirsiniz.
  9. Arpa, siyah susam, kimyon, fesleğen, dereotu, sarımsak, yulaf ezmesi, zeytinyağı, rezene, keten tohumu yağı, susam yağı gibi besin değeri yüksek gıdaları öğünlerinize eklemelisiniz.
  10. Bal kabağı, havuç, kayısı, kavun gibi turuncu renkli sebze ve meyveler beta karoten açısından zengin oldukları için beslenmenize destek olur. A vitamini açığınızı kapamanıza yardımcı olabilecek beta karoten sizin ve bebeğinizin bağışıklık sisteminin güçlenmesi için de oldukça önemli bir rol üstlenmektedir.
  11. Anne sütünün azalmaması için yapılması gerekenler arasında bol dinlenme vardır. Yorgunluk ve stres sütünüzün az gelmesine neden olabilir. İyi bir uyku, süt miktarını artıran önemli etkenlerden biridir. Bebeğiniz uyurken siz de her fırsatta dinlenebilir ve uyumaya vakit ayırabilirsiniz.
  12. Gergin ve tam boşalmamış memede süt yapımı yavaşlar ya da durabilir. Bu nedenle bir meme emzirildikten sonra diğer memeye geçilmelidir.
  13. Gece emzirmek süt oluşumunuzu arttırır. Eğer bebeğiniz uyanmıyorsa sütünüzü sağıp saklamak da yararlanabileceğiniz çözümler arasında yer alır.
  14. 6. aydan sonra ek gıdaya geçilse bile iki yaşına kadar bebeğinizi emzirmeye devam edin, böylece sütünüzde kesilme gibi bir sorunla karşı karşıya kalmazsınız.
  15. Emzirirken süt gelsin diye memeye makas hareketi yapmak süt kanallarınızın tıkanmasına yol açabilir. Memenizi alttan ve üstten yanda C harfi oluşacak şekilde hafifçe sıkarak emzirmelisiniz.
  16. Emzirme döneminde asla sigara ve alkol tüketmemeli, kafeinli ve gazlı içeceklerden uzak durmalısınız.
  17. Hormonal dengenizde yeni bir yapılanma oluşturacağı ve süt üretiminizi azaltabileceği için emzirirken doğum kontrol hapı kullanmamanızda fayda vardır.
  18. Emzirme işlemini aceleye getirmeyin. Sizin ve bebeğinizin rahat ettiği bir pozisyonda bebeğiniz emmeyi bitirene kadar emzirebilirsiniz. Bu sayede süt oluşumunuz olumlu yönde etkilenir.
  19. Bebeğinizi ne kadar emzirirseniz sütünüz o kadar artar. Bebeğinize ilk 6 ay sadece anne sütü vermelisiniz. Bebeğinize zamanından önce vereceğiniz ek gıdalar, süt emmesini azaltabilir ve bu da süt oluşumunuza engel olur. Bebeğiniz ağlamadan, sık aralıklarla emzirebilirsiniz.
  20. Emziren annelerin beslenmesini ve artan sıvı ihtiyacını karşılamaya destek olan  bitki çaylarını tüketebilirsiniz.

*Anne sütü bebeğiniz için en iyisidir. Anne sütü ile beslenmenin mümkün olmadığı durumlarda doktorunuza danışın. 


bebeginizi-emzirmeye-hazirmisiniz.jpg
22/Eyl/2018

Bebeğinizi emzirmeye hazır mısınız

Emzirmeye başlamadan önce hamilelik döneminde anne adayının memelerini yakından tanıması ve kendisini emzirmeye hazırlaması gerekir. Peki, anne adayının emzirmeye hazır olması için neler yapması gerekir?

İşte anne adayının memelerini emzirmeye hazırlaması için yapması gerekenler…

  • Hamilelik döneminde hormonlar nedeniyle memeler süt üretimi için kendini hazırlar ve büyür. Doğumdan sonra ise süt üretimi başlar ancak anne sütünün gelme süresi kadından kadına değişiklik gö
  • Emzirmeye başlamadan önce yani doğum öncesi dönemde anne adayları emzirmenin faydaları ve emzirme teknikleri konusunda bilgi sahibi olunmalıdır.
  • Meme yapısını iyice tanımak için meme masajı yapılmalıdır. Yumuşak bir şekilde yapılan meme masajı emzirme döneminde süt sağmak gerektiğinde de anne adayının işini kolaylaştırır.
  • Göğüs uçlarının her gün duru su ile yıkanması ve temizlenmesi de çok ö Temizlik için herhangi bir sabun ya da duş jeli kullanmaya gerek yoktur, kozmetik ürünler göğüs uçlarını kurutabilir.
  • Bebeğin meme başını kolayca ağzına alabilmesi için meme başlarını dik olması gerekir. Buna yardımcı olmak için emzirmeye başlamadan önce düzenli olarak meme masajı uygulanması faydalı olur. Başparmak ve işaret parmağı ile göğüs ucunun altından tutup hafifçe sıkılır ve tekrarlanır.
  • Meme uçları içe dönük ise eczanelerde satın alınabilecek aparatlarla meme ucu dışarıya çıkarılabilir.
  • Emzirme döneminde göğüs ucundaki bezeler cildi nemlendiren ve mikrop önleyen bir madde salgılar. Bu nedenle emzirirken herhangi bir nemlendirici krem kullanmaya gerek yoktur. Bir miktar anne sütü çıkartılıp göğüs ucuna sürülebilir. Anne sütü de doğal bir nemlendiricidir.
  • Emzirme sutyeni doğumdan önce alınacaksa yeterince büyük ve göğüslere uygun olduğundan emin olmak gerekir. Doğum sonrası süt üretimi artacağı için göğüsler daha biraz daha büyür. Göğüsleri sıkan sutyen süt kanallarını tıkayıp enfeksiyona neden olabilmektedir.
  • Emzirirken önden düğmeli, kolay açılıp kapanan ve göğüsleri sıkmayan rahat kıyafetler tercih edilmelidir.
  • Doğumdan sonraki ilk saatler çok ö Mümkün olan en kısa sürede emzirmeye başlanmalıdır.
  • Sütün miktarı az olsa da bebek emzirilmeye devam edilmelidir. Bebek ne kadar çok emerse o kadar çok süt üretimi olur. Yani bebek emdikçe süt miktarı artacaktır.
  • İlk emzirme deneyimi başarısızlıkla sonuç Emzirme döneminde anne adayı sabırlı olmalıdır. Gerginlik ve stres de sütün miktarını etkileyen unsurlardandır.



FARKINDA OL, GEÇ KALMA





WE CARE, WE CAN





0-224-970-0101


İLETİŞİM HATTI

Op. Dr. Ersoy Taşpınar, uzman bir ekip çalışmasıyla her türlü genel cerrahi işlemleri yüksek başarı oranıyla gerçekleştirmektedir.




Copyright by Bursa Web Tasarım 2018. Site içeriğinde bulunan bilgiler sadece bilgilendirme amaçlıdır, bu bilgiler kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi ve tanı koyması yerine geçmez.



Copyright by Bursa Web Tasarım 2018. Site içeriğinde bulunan bilgiler sadece bilgilendirme amaçlıdır, bu bilgiler kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi ve tanı koyması yerine geçmez.